Yaşı henüz yirmi dörttür. İlk romanı olan Şık'ı, Ahmet Mithat'ın Tercüman-i Hakikat'ine yolladığı postayla önce Ahmet Mithat'a, daha sonra giderek büyüyen okuyucusuna ulaştırıp kendisini ispatlar.

Hüseyin Rahmi, "Şık" romanı başta olmak üzere kaleme aldığı eserlerin çoğunda bir dönemin, bir imparatorluğun yıkılış sürecini, bu süreçte hızlanan toplum değişimlerini bir mıknatıs gibi çekerek yazıya aktarır. Hicvi, mizahı ve insan tiplemelerindeki üslubuyla halkı bilinçlendirme amacını, ders çıkarma kılavuzu gibi sunar. Onu, döneminin yazarlarının çizgisinden ayıran ve natüralist yapan şey halkın içinde gördüğü şeylerin bir yüksek felsefeye dayanması gerektiğidir. Bir havas olarak halka bakarken elinde toplumun gidişatına tanıklık edeceği, öne çıkaracağı konular vardır.

Ahlak kavramı, Hüseyin Rahmi Gürpınar'ın merkezine aldığı, en ufak meseleyi bu süzgeçten geçirdiği bir kavramdır. Schopenhauer, Nietzsche gibi filozoflara olan bağlılığıyla eserlerinin ilişkisini bu felsefe çizgisinde ilerletir.

Kuyruklu Bir Yıldız Altında İzdivaç'ta da olduğu gibi dönemin İstanbul'unun tasviri, betimlenişi ve insanların konuşmalarının yansıması başarıyla işlenir.

Ahmet Hamdi Tanpınar, Hüseyin Rahmi Gürpınar hakkında şu değerlendirmede bulunur: "Türk romanında hakiki konuşma, Hüseyin Rahmi ile başlar. Onda her cins konuşma vardır. Hüseyin Rahmi’nin büyük kuvveti, insan yaratmasını bilmesidir. Kahramanları kitabın ortasında tabii muhitlerinde imiş gibi yaşarlar. Vakıa biraz fazla saçılır, dökülürler; fakat yaşarlar. O, halkımızı ve hayatımızı tanıyan muharrirlerdendir. Fakat asıl, edebiyatımıza sokak onunla girmiştir.”

Kadınlar hakkında da "Kadınlar Vaizi, Şeytan İşi, Melek Sanmıştım Şeytanı..." gibi eserlerini kaleme almıştır. Kadınlar çoğu zaman baştan çıkarma işlevleriyle eserlerde eleştirilir. Yine yalnızca bu işlev değil batıl inançların da izi görülür.

Zamanın çocuklarını eğitmekle görevli olan mürebbiyelerin aile kavramı üzerinde bıraktıkları etkiyi "Mürebbiye" adlı eseriyle eleştirmiştir. Yine aileye katılan bu muallim kendi muktedirliğini sağlamak adına konağı parmağında oynatır.

Batıl olan inançları ve hurafelerle yaşayan insanları, "Efsuncu Baba, Gulyabani..." gibi eserlerinde dile getirmiştir. Zamanın Osmanlı'sında yaşayan etnik grupların dini bireysel yaşayışlarının hurafelere bağlanan kısımlarının kritiğini yapar. Bu tek bir dini bağlamaz. Genel bir ahlak yasası Batı aydınlanmasının etkileri, yanlışları ve getirisi üzerine kurulur.

Hüseyin Rahmi, 1864'ten 1944'e kadar olan yaşamına, yayımlanan 41 romanı, 9 öykü kitabını, 4 oyunu ve diğer yazılarını bırakmıştır. Onu muhayyilemizde yer edindirdiği insan manzaralarının, eski şehir yansımalarının ve bugüne ışık tutan ahlak tutumlarının bıraktığı izle hatırlıyoruz.