Anlayamadınız,
Anlamlandıramadınız.
Bir hülya peşinde giden
Görmezden gelinen,
sıradan bir serseri
olarak gördünüz...
Hüsnü Arif aşıktı,
Hüsnü Arif serseriydi,
Hüsnü Arif özgürdü,
Hüsnü Arif, iyimser bir olgunluğa sahipti.
Herkesi kendi gibi sandı.
Belki de bu iyimser bir zandı.
Rutine dayalı hayatı reddeder,
Her gün azar azar ölmek yerine
Bir kere tam ölmeyi tercih ederdi.
Yaşarken anlaşılmak istedi belki ama
Ölünce anlaşılmakta fena olmazdı onun için.
Hüsnü Arif düşünmedi,
Yalnızca yaşadı,
Ki buna da yaşamak denirse.
Sessizce yürüdüğü yolda her gün verdiği bu sonlandırma kararıyla
Kendince bir gün daha, hadsiz yaşadı.
Dört nala sona giderken, elinde yalnızca bir cümle vardı;
Anlaşılacağım yere gitme umuduyla sizi terk ediyorum...