Bu niyet okumayı, olmamış bir şey için akıl yürütmeyi, durduk yere bire bin katıp endişeler dağının altında ezilmeyi nereden öğrendik? Derinlerden bir ses “Yok ya öyle değil.” dedi, onu bastırıp endişeli olanı nasıl duyduk? Her seferinde olumsuza odaklanmayı nasıl başardık? Ders almadık tamam değiştiremedik de… Alışkanlıkları yıkmak çok zor. Bir iyi şey olsa da ona tutunsak. Yıkılmış hüzünlerimizi, bitmeyen endişelerimizi sırtımızdan atsak da dimdik dursak…