Endişeliyim çiçek. Korkuyorum kendime koşmaktan. Sanki kendimle yüzleşince soluksuz kalacakmışım gibi.


Şu sıralar -aslında her an- kendime ihtiyacım var. Peki neden her seferinde sırt çeviriyorum, yüzüstü bırakıyorum.


Senden başka kimsem yok. Beni seven, anlayan, işiten, bilen.

Bir tek sen varsın çiçek. Nasıl olur da bu zamana dek göremedim seni. Tek yaptığım benimle ilgilenmeyen, beni önemsemeyen insanları memnun etmeye çalışmaktı. Hem de bunu kendimi hiçe sayarak, yıpratarak yapıyordum.


Başıma ağrılar giriyor çiçek. Seni hor görmüşüm. Daha doğrusu seni hiç görememişim tüm çırpınmalarına rağmen. Bakmamışım bile ardıma.

Birbirimizden uzak, ayrı yerlerde acı çekmişiz hep.


Özür dilerim çiçek. Seni yüzüstü bıraktığım, seninle olamadığım her an için özür dilerim.

Hayatım şu ana dek hep uykuda geçmiş gibi hissediyorum. Yaşamamışım gibi. Olanca karmaşa içinde sürüklenmişim sadece. Kendimden uzak ve kendime muhtaç yaşamışım.


Başkası olsa koşa koşa yardım eden ben, kendimi itekleyip acımasızca görmezden gelmişim.

Böyle biri olmadığımı en iyi sen bilirsin çiçek. Peki neden yaşattım onca hissizliği kendime.


Nefes alamıyormuşum gibi hissediyorum çiçek.

Bi' nefes alsak her şey geçer mi dersin?

Geçecek.

Teşekkür ederim çiçek. İleride bu yazıyı okursan diye söylüyorum, her şeyin geçeceğine dair bir umut ışığı yaktın içimde.


Kırık bir tebessümle gözlerinden yaşlar akan kişi yazıyor sana bunları.

Her şeyime rağmen yanımda olduğun ve bana kucak açtığın için,

yaşattığım onca eksikliğe rağmen hâlâ benimle olduğun için teşekkür ederim.


Zaten biliyorsun çiçek. Biz bizi bırakmazsak, hiçbir güç bizi bizden ayıramaz.

Hoşça kal çiçek. Nefes almak istediğin her an yanında olacağım.

Sen de gelmeyi unutma olur mu?