Eve dönüş yoluna koyuldum. Kazanmanın verdiği sevinçle memleketimden ayrılacak olmanın verdiği burukluğu aynı anda yaşıyordum. Daha zaman vardı eğitime başlamaya. Eve girdiğimde ilk anneme sarıldım, sonra aileme bahsettim kazandığımı. Artık bütün yükü omuzlarımdan atmış, kendi başıma hayatımı idame edeceğim düşüncesiyle rahatlıyordum. Bu kararı tamamen kendim verdim, ne başkasının müdahale etmesine ne de yorum yapmasına mahal vermedim. İyi de olacaksa kötü de olacaksa karar benim kararımdı. Hayatımın şu gününe kadar başkasından akıl almamanın verdiği rahatlığı anlatamam. Kimsenin "ben sana demiştim.” demesine izin vermedim. Başkasından alınan akılla sizin aklınız karıştığında yaptığınız eylemden ne siz mutluluk duyarsınız ne de iç huzurunuz olur. Başarılı da olsanız başarısız da olsanız "ben demiştim.” derler. Unutma, yalnızsın bu hayatta. Doğuran bir ebenin kucağına almasıyla 2-3 yakınınızın toprağa bırakması arasında geçen kısacık ömürde herkes yalnız. Tek geldik, tek gidiyoruz. Durum böyleyken bir de insanlara muhtaç olmanın veya onlara gebe kalmanın hiçbir anlamı yok. Yaşarken elinizden tutan olmuyor, ölünce herkes omuzlarda taşıyor. Neyse, 5 Temmuz'da eve kâğıt geldi, 18 Temmuz'da eğitime katılmanız gerekiyor diye. 15 Temmuz'da malum olay oldu. Tamam dedim bu da olmadı, ne yapalım nasip kısmet dedim. Ama en başındaki inancım vazgeçmeme izin vermiyordu, sabır Enes diyordum. İnsanların “ne zaman gidiyorsun?” sorularına belli değil diyordum ki gerçekten de belli değildi. 2 ay, 3 ay, 4 ay, 7 ay, 8 ay derken artık arkadaş-aile ortamında “ne zaman gidiyorsun?" diye sorulduğunda benim yerime "haftaya”, “belli değil" diyerek dalga geçmeye başladılar. Umurumda değildi ama gücüne gidiyor insanın ister istemez. 15 Temmuz'da olan olaydan dolayı bütün kuvvetlerin (Kara/Hava/Deniz/Jandarma) sınavları iptal olmuştu. Başvurular açılınca tekrar başvurdum, çağırdılar. İstikamet yine Ankara, sıfırdan başlıyoruz dedim. Ayarlasam inanın bu kadar denk getiremezdi postacı. Evden çıkmamla postacının kapının önüne gelmesi bir oldu. İsmimi söyledi, bu sizin dedi. Kâğıdı açtım, 6 Şubat'ta eğitime katılmanız gerekiyor yazıyordu. Bütün sınavlar iptal olmuş, sadece benim girdiğim dönemin sınavı iptal olmamış. Bu bir işaret değil de nedir? Elimden geleni yapıp sonuna kadar çabalayınca mükafatımı bir şekilde aldığıma inanmış oldum. İnsanlara açıklama yapmak zorunda olmadığım için onlara gidiyorum demenin de manası yoktu ve giderken de bir tek ailem ve samimi dostlarıma veda ettim.