Sahilin kenarında zor da olsa boş bir bank bulmuştum. Tam ortasına oturdum ki eğer gerçekten oturmak isteyen olursa hamle yapar diye düşündüm. Oturmak istemeyerek mecburen oturan yana doğru kıvrılan insanlara tahammül edemiyordum. Bu yüzden böyle bir şey denedim ve sigaramı yakıp yeni bir hikâye dinlemenin heyecanıyla beklemeye başladım. Sigaram bittikten sonra sırtımdaki çantamdan kalem ve defterimi çıkardım. Evet, şu an defterimi okuyorsunuz. Bir süredir yazacak hikâye bulamadığım için insanların hikâyesini çalıp size aktaracağım…


Beklemeye devam ediyorum. 1, 2, 4, 7. Bu bekleyiş esnasında tam olarak 7 tane sigara içmişim. Kaç tane şarkı değişti kulaklığımda bunu da saymadım. Birbirinden o kadar alakasız şarkılardı ki duygudan duyguya girdim. Ancak şarkılara hiç müdahale etmedim; çünkü ben siyaset bilimini sadece okudum. Neyse…

Şarkılar birbiri ardına çalarken henüz kimse yanıma gelmemişti. Sonunda net bir şey düşünebileceğim galiba diye düşünmeye başladım. Gelecek günlerin belirsizliği kafamı parçalarken geçmiş günlerim de sanki her şey tozpembe geçmiş gibi ruhumu okşamaya başladı. Tam da şu anda bir sigara daha yaktım. Özlüyorum. Belki de bu belirsizlik yüzünden özlemek duygusunu pek fazla yaşıyorum. Belirsizlikler olmasa özleyeceğim bir geçmiş yoktur diye düşünürken belirsizliklerin kötü belirli şeyler olmasından korktum. Aslında daha büyük bir korkum vardı. Geçmiş ve gelecek arasında ikileme düşmekten korkuyordum ve her zaman olduğu gibi yine korktuğum başıma gelmişti. Üç seçeneğim olsa bile yine bir şekilde bunu ikiye düşürürüm. Yoksa bu çıkmazın içine kendimi hapsetmeyi çok mu seviyorum? Yoruldum bu durumdan ve bir sigara daha yaktım.


Çakmağı çaktığım anda sağımda ve solumda birilerini hissettim. Heyecanla bakacağım şimdi, inanın ben de bilmiyorum kim olduklarını… Solumda 6 yıl önceki beni gördüm. Saçlarına sprey sıkmış diye kızacaktım ki sağımdakine bakmadan o, saç kalmamış kafasına vurarak solumdaki bana kızdı. Şaşırdım; sanırım şaşırmak için de biraz geç kalmıştım ama “Siz?” diyebildim sadece ve ikisi aynı anda konuşmaya başladı. “Geçmiş ve gelecek arasında sıkıştığın için buradayız ve buradan çıkana kadar gidemiyoruz.” dediler. Sağımda geleceğim, solumda geçmişim vardı. Geçmişe akıl vermek ve geleceğe neler olduğunu sormak istesem de az önce olduğu gibi konuşamıyordum. Bu sırada onlar zaten aralarında konuşmaya başladılar.


“O spreyi saçına sıkma lütfen, artık olan oldu ama en azından belki 1 yıl daha geciktiririz kel kalışımızı.”


“Bunu düşünmem lazım ama şimdi şuna odaklanalım da çıkaralım buradan. Ayrıca işim gücüm var. Sabah da son final sınavım var ve çalışamadım. Bu ders için bütünlemeyi beklemek istemiyorum. Uyanmam lazım.”


“Ahahaha! Uyanamayacaksın ki ama kantinde son birkaç kez notlara bakayım diyeceksin ve son olarak içinden gelen yerlere bakacaksın. Tam da baktığın yerlerden gelecek sorular ve 100 alacaksın.”


“Hadi be! Madem o kadar biliyorsun ver şu soruları beni de uğraştırma.”


“Lan aradan 12 yıl geçmiş nerden hatırlayayım dediğimi yap sen halledeceksin. Kurduğun bütün hayaller gerçek olacak merak etme, sadece mücadele etmeye devam et.”


“Nasıl yani dolar 50 kuruş olacak mı?”


“Gerçekten bunun hayalini mi kurdun?”


“Sen kurmadın mı?”


“Ben pes ettim de diğer şeyler olacak merak etme.”


“Peki, takır tukur diye saçma video uygulaması var ya onun modası geçti mi? Şarkı söylüyorum diye bağıranlar, yediği yemeği paylaşanlar, video çekeceğim diye girdikleri hallerle bizleri utandıran insanlar gibileri son buldu mu? Fenerbahçe’m hâlâ şampiyon olamadı mı? Bir de hâlâ Eurovision’a katılmıyor muyuz?”


“Gerçekten hayallerin bunlar mı? Sen, ben değilsin. Bunlar biter mi sence hiç? İdeallerinden, 9 yaşında kurduğun hayallerden, yapmak istediklerinden bahsediyorum. Vazgeçmezsen eğer başaracaksın.”


“Sen o yüzden mi, bu kravat, paçandaki çamur, elindeki anahtar… Vay be. Pes etmek yok o zaman, başaracağım.”


Tam o esnada sigaramı söndürdüm ve sesleri kesildi. Geçmiş ve gelecek arasındaki kararsızlıktan çıkmıştım. Geçmişi değiştirmemin bir anlamı yoktu; çünkü onları dersler çıkarmak için yaşamıştım. Gelecek ise, babam gibi konuşarak aslında benim de artık gerçekten inandığım “İstersen başarırsın.” demişti. Geçmiş ve geleceği bir kenara bırakıp olduğum ana odaklanarak, her saniyemin kıymetini bilerek, yaşama kararıyla bu öyküyü bitiriyorum.


Yalnızlığımın yine zirve yaptığı bir an olduğunu düşünerek sağımda ve solumda birileri varmış gibi ve pes etmeyin, anın kıymetini bilin gibi şeylerle bu öyküyü tamamlamak istedim. Ne geçmiş ne de gelecek vardı.


“Sen bizi melek mi sandın?”


Bir anda sağıma ve soluma baktım. Kimseler yoktu. Bu ses benim sesimdi. Videolarda duymamak için hiç konuşmadığım sesimdi. Neler oluyor diye anlamak istesem de hiçbir şey anlamamıştım. Sakinleşmek için bir sigara yaktım ve kaç tane içmişim sayalım. 1, 2, 3, 5, 6, 8, 10 ohaaa, bundan sonra saymayı bırakıyorum hatta sigarayı bırakıyorum! Kalemin de mürekkebi bitmek üzere o yüzden bugünlük yazmayı da bıra…