yıllar önce bir arkadaşım vardı, her nasılsın dediğimde “sürükleniyoruz, senden n'aber?” diye cevap verirdi ve bu şaşmazdı. bu sene sürükleniyor hissettiğim bir yıldı. Kiminin zeynep çok kafasına buyruk dediği, hayatını yönetebileceğine inanan ve bu konuda acayip inatçı olan ben için bu anlamda bambaşka bir yıldı. nasip ve hayırlısı ikilisi dilime pelesenk oldu. bana yazılmış yolun karşıma çıkardıklarına inat etmedim, oturup söylenmedim ya da türlü oyunlarla çevresinden dolanıp kandırmaya çalışmadım. sürüklenmeye direnç göstermedim, neden dedim. başardım diyemem ama deniyorum ve bundan gurur duyuyorum. kendiyle gurur duyduğunu söyleyemeyen zeyne'in şu an bunu rahatça yazıyor olması da tuhaf. geçen yılın başından sonuna kadar inişlerle devam eden ve sonunda dibi en derinden hissettiğim, boğulduğum, sesimin kesildiği bir yıldı.


bu yılsa yaşadım. çok korktum. insanın kaldırabileceklerine şaşırdım. hem çok sevildim hem çok yalnız hissettim. başaramadıklarıma kızmadım, başardıklarımı sahiplendim. kendime inandım ama yine de tam manasıyla sevemedim oysa sevmeyi çok istedim. gezdim, yazdım, çizdim. geçmişi unutmaya çalışmadım, çok da üzerinde durmadım. kırıldım, kızdım, sevmeyi öğrenmeye çalıştım. en iyisini benim bilmediğime ikna oldum. dostlarımı çok özledim, yine tuhaf ama bu hisle bu yıl tanıştım. eksik hissetmekten bu yıl da vazgeçemedim. yakınlarıma içimdekileri açmayı denedim, sevmeden sevilmeyeceğimi, zaten de her zaman sevilemeyeceğimi anladım.


yeni yıldan bir şey beklemiyorum, bence bir şeyler yıldan beklenmez. sadece yılın değerlendirmesini yapmak beni bana yaklaştırıyor. kafam karman çorman oluyor her senenin son günlerinde; ses, görüntü, an, duygular… hepsi birbirine giriyor zihnimde ve ben yılda bir kere yaşadığım bu karmaşıklığı çok seviyorum.