İki hayat yaşıyorum sanki. İki filmi aynı anda çekiliyor ve başrol oynuyorum. Bu iki ayrı filmin iki farklı karakteri ve hayatı olan kahramanıyım...

Daima sette, çekimde ve döndüğüm bir hayat yok, iki film arasında bir hayat olmuş giderek.

Nasıl olur da böyle olabilir ki? Güçsüz düşene kadar soruyorum bunu. Tek bir hayat içinde iki film... Hayatın filmi hayat değil miydi oysa?

Sığar mı olur mu ya da esas olan ne ya da bu neyin nesi? Giderek karmaşıklaşan şu yaşamda bir de içimin matruşkadan hallice oluşu ve benim adeta hayatımın kamikazesi olmam; arapsaçına dönen bu duruma bir de sakızın yapışmasıyla ifade edilebilir ancak.

Karmaşıklığı çözmekten çok o karmaşayı anlatmak daha mı kolay bilemedim. Çözmek ne fena anlatmak ondan beter. Çivi çiviyi söker, deli deliyi görünce sopayı saklar da benim durumumda atalar söz bulamamış bilgeler sessiz kalmış, deyimler değmemiş sanki...

Tüm bunlardan bahset bahset ama esasında konunun özünden esame olmayan bir esrarengizlik esintisi püfür püfür.