Gövdesi yarım bırakılmış, gözleri es geçilmiş
Çekmiş bir sevda
Eskisi bol gelen
Sen de uydun onlara istasyonsuz kaldım
Limanlara yamalı yelkenimden yaralar sattım
Kalbimin Cenevizlilerine
Galatalar taktım boğaz kenarlarına
Yanışlarımı görsün dedim bütün Akdeniz
-İsten bul beni-
Ezbere anahtarlar sormak, -kapıya vurmadan-
Sabahın en hisseli vakti
Karalıyorum
Bulunamamış bütün cevizleri adına sincapların
Bu kadar yüke taşmayan kuyuya
Bir damla daha taşıtmak elzem
Diyorum
İnsandı boğulan sonuçta
İnsandı soğuyan sonunda
Bir kapıyı daha arayamam, aralamam.
Bakıyorum burada da yok mavi gül
Boğulan bir kuyu da duymadım hiç
Kuyular kavuşmaz denizlere
Kuyuların hesabına dehlizler düşer
Ve hayattır Yusuf,
Yaşadığı sanılan günün sonunda
Bir garîb çıkar
Bir gülün hep sonuna küser
Bir mermi daha yazıyor hesabına
Barut fazla düşüyor ceketine
Katilin can evine geri tepiyorum
Namludan gözlerine akıyorken
Keşke diyorum -bir gıcıkla yürekte-
Keşke böyle tanışmasaydık
Taşınmasaydık Kurtuba’dan
Senin beyazdan göğsüne kırmızıyı hatırlatmasaydım
-Bu satırdaki mısrayı siliyorum.-
İkazı hazırladığın nasıl belli
Yangına atılacaklar listesinde ilk sıra
Çiçeğe duracak kirazın
Köklerinden vazgeçmesi nasılsa
Şimdi ya da artık.
Moruma İris katıyor siyah bir el
Farkmazım.
Çıkılmamış bir merdivenin adımsız kırıklığı
Yağarım Bağdat’a yoktan
Her perşembe şafak kızıla çalınca
Endülüs’ü işgâle kalkarım
Tuz, portakal, şiir defterim
Kalem ve fazla barutum; tamam.
Gemiler ve ellerin: ziyân.
O son filikayı da yakmak için.
Ümit düşüren aklına çıkışlarda
Yaslandığın duvarın olmaması
Yardan ayrı düşekalan uçurum çiçeği
Ne kaldıysa geride yakmak için.
Ben yüksekler aşığı
Bu sırtıma vurulan tümsek
Bu göğsümdeki oyuk çukur
Tebessüm tenhalığı yine, nazlı ölüş.
Kırık taş, dilemlâl.
Önüne boyuna enine sonuna
Anlamsız ikilem eksik bir tamlama
Yanlış anlaşılan ya da anlaşılmayan
Her sona düşüldü üç noktamız,
İkisi silindi.
Görüyorum bıçak ağzı
Çeliğin dövülen yüzü
Kopamayan kabukların gürültüsü içim
İki kez yere düşmüş bir maviye ne denir?
Lâcivert? Çörek otu? Su yolunda testi?
el-cevap: Kâlbim.
Söylenmemiş sözler bulmak mı zordu
Sevilmeyecek yürekler mi çoktu
Kim beni bildi sandım
Kavdan bir diken kaldı
Ben ki hepinize fazla
Siz ki hepinize az
Yakınlıklar arıyorum şah damarımda
Nasıl unuttuk uçmayı
Uzaklığına yürümek bir yerin..
Sizden ağzım çok yandı
Mayanızı üfleyerek anıyorum.
Bir yetimde içimi büyütüyorum
Çok yüze şiirler yazıldı da
Sende görüyorum ilk kez
Bir yüzün şiir olduğunu
Daha gelmemiştik o durağa
İnmişsin çoktan
Yaşım kırk değil,
Taşım kırık
Onun bıraktığı yerden
Merhaba.
Mirza Şâmil.
Ekim/2023
.