Bölüm 1: Maskeler, Maskelerim ve İç Yüzü


İnsanlar bence birer maskeden ibarettir, yüzler hiçbir zaman kalıcı değildir ama onların taktığı maskeler her zaman kalıcı olmuştur, tıpkı benim hayatım boyunca bir türlü vazgeçemediğim maskelerim gibi.


Artık bir bulantı haline gelen iki maskenin birbirini rahatsız edip birbirini etkilemesi -yani ben olduğum (ilk maskem) ve olmak istediğim ben olan (ikinci maskemin)-, birbirini sürekli olarak kovalamaları ve birbirlerini hiçbir zaman rahatsız etmeden duramayan iki kavgacı kardeş ya da iki ezeli rakip gibi sürekli bir rekabet içinde olmaları. Dört aylık yoğun iç düşünce sürecine yatarak sonunda şu düşünceyi kendimde öne çıkardım: Eğer olmak istediğim ben olursam kendim olamayacağım veya kendim olursam olmak istediğim ben olamayacağım. Bir karara vardım artık birini seçmem gerektiği yönünde.


Farz edelim ki ilk maskemi takmaya karar verdim bu sefer önümde bir engel olacak -ikinci maskemden kurtulmak- ve bu engel beni sürekli hayatımın sonuna kadar istek kipi olarak her sabah ve her akşam istisnasız sürekli takip edecek.

Fakat son bir ihtimalimiz daha var -ikinci maskem-. Bu ihtimal, ah işte bu ihtimal beni o kadar ayrı arzuların, o kadar ayrı yaşanmışlıkların ve tabii ki olmazsa olmazım olan hayatın belli bir seviyesine erişme isteğine -ben bunu kısaca şöyle özetliyorum; insanoğlu her şeyi bilme lüksüne sahip değildir ama bir konuda çok fazla bilgi edinebilir, benim de isteklerimden biri bu- sürüklüyor ki bu maskeyi taktığım zaman zaten ben olamasam da bir mutluluk hissediyorum ki birinci maskemin verdiği mutluluktan apayrı bir mutluluk.


Sanıldığının aksine bipolar değilim, ben sadece iç benliğimi dışarıya yansıtmak istemeyen bir insanım. Ne kadar da iç benliğimi dışarı yansıtmak istemesem de bunu bir kez olsun dışarı yansıtarak test etme şansı yakaladım, insanların o benliğimi görüp benim hakkımda ne düşündükleri umurumda bile değildi, ben kendimin bir deneğiyim, kendi kendimi kendimle karıştırarak dışarıya yeni, içeriye eski beni ortaya çıkarmak çok garip değil mi, maskeleri arasında sıkışmış bir insanın ömrü hayatı boyunca yansıtamayacağı benliği yansıtması. O günden sonra bir karar vermem lazımdı: İlk maskem mi ikinci maskem mi? Kişisel devam ettiğim bu yazımı kişisel bitirecek olsam da kendinize göre bir uyarlama yapmanız mümkündür elbet, herkesin hayatında olmak istediği ben ve olduğu ben vardır, ilk maskem ve ikinci maskemde olduğu gibi, ben birini seçme kararı verdim ve bu kararımı belirli zaman aralıklarıyla aynı başlık altında devam ettireceğim, hiç şüpheniz olmasın ki.


Bölüm 2: Yeni Günün Şafağına Bir Cinayet Haberiyle Uyanış


Kararımı verdim, ilk maskemden kurtuluyorum. Evet, belki zor bir şey yapmaya kalkıyorum, eğer ki bunu yapmayı başarırsam ve bunu sürekliliğe koyarsam bunu gerçekten istiyorum demektir. Bir önceki yazımda anlattığım gibi gerçekten yapmayı istediği şeyleri kolaylıkla başarır bir insan, ne kadar zor gelse de hayaldir onun için, masaldır. Bu gece dolunay yine kızaracak ama bu sefer benim beni öldürmem sonucu kızaracak, bu gece ikinci maskem birinci maskemi keskin bir bıçakla kovalayacak ve ne yazık ki ilk maskem kaçmaktan başka hiçbir şey yapamayacak. Benim için bir devrim yaşanacak, yeni çağın ilk günü, güneş daha parlak olmayacaksa da yağmur daha da hızlı yağacak olsa da artık ilk maskem benim için bir hayaletten ibaret olacak olsa da geçmişimde var olmaya devam edecek. Şimdilik seni mezara koyuyoruz eski dost, artık yeni biri olarak başlıyorsun bu simülasyona, özün fazla değişmeyecek olsa da benim sana tavsiyem bu dünyaya tekrar gelmek için tek kaçış yolun var eski dost, bu duvarları tozlanmış firavun labirentinde yoluna artık kör devam edeceksin, çıkışı bulamamam dileğiyle pislik herif.