İlginçlikler döneminde yaşadığımızı düşünüyorum; oldukça hızlı geçen bir zaman dilimi ve olaylar örgüsünün içindeyiz. Çocukluğumda hissettiğim zamanın oldukça yavaş işlemesiydi, hayatta düşündüğüm ve stres olduğum şeyler vardı ki hala var ama o zamanlarda farklı olan bir durum var sanki; belki zihnimiz belki de düşüncelerimizin büyümesiyle beraber kaçınılmaz değişimin geçiş fazında gibi hissediyorum, bir nevi kabuğundan ayrılma süreci. “Postmodern dönem” içinde yaşadığımızı felsefi anlamda biliyoruz, Modernizm’in netliği ve tekliği; kutsallığın azınlıklaştığı, ironik bir ifadeyle “ Tanrının ölümü”, bunun yanında ortaya çıkan bu dönem çokluğu, netlikten ziyade nedenler zincirine odaklanan ve eskiyen kutsallığın yenisini yaratma süreci olarak görüyorum. Bu dönem sancılar çektiğimiz hatta “ postmodern karakter” olarak romanlarda karşımıza çıkıyor. Yıllarca savaşını verdiğimiz özgürlük, bizde özgürlük bulantısı yaratmış olabilir mi? Netliğin olamadığı ve spontanenin sonsuz hakim olduğu bir dönem endişe verici geliyor; kendi ahlakımızı oluşturmak, bireyin bireyi olmak… Bilakis bunun Edebiyat ve Sanata yansıması çok heyecan verici; şiir ve birçok dalda çeşitliliğin ve renklerin artması, tekdüzelikten sıyrılmak, sanatın özgürlüğünün zirvesinde olması bizi insan olarak en iyileri yaratmaya itiyor. Bunun içinde topluluk ve akımların yeniden oluşturulup bir noktada netliğin ele alınması lazım gelir bana göre. Bir filmin sezonları gibi geçen dönemlerde neler izleyeceğiz merakla bekliyorum