"Nasıl ve ne zaman bilmiyorum
Kapının açıldığı çayırlık
O tatlı keskin koku, iç çekişler
Kıyıyı dolduran ışık
Daha önce benim olmuştun
Kaç yıl geçti söyleyemem
Boynunu uzattı, perdeler kapandı
Kırlangıçların uçtuğu mevsim
Hepsini hatırladım evvel zaman
Daha önce de böyle mi yaşandı ve zamanın girdaplı uçuşu,
Geri getiremez mi eski günlerimizin aşkını
Ölüme rağmen bir daha, gece gündüz doğmaz mı o tek arzu"
kilisede şaraba basılmış tütünler
ciğerlerimde dolacak
ve aklımda can alıcı tebessümlerin,
kalbim ruhunun rehavetine kapılacak
benim mücazatım
sesine sağır kalmak olacak
benim mücazatım
haviyenin cezbeden yangınlarına yaklaşmak değil
seninle beri düşmek olacak
uzak kal!
hangi cisimsen ya da hangi cennetsen
şu haziran akşamında sen yüreğime kerbela
şu denizler taşmaya ne kadar müsaitse
canım en başından müsait hançerine
gözlerinde ölmek istemediğim bir yaşam
sen ki karanlık ormanlara düşen
yüce ışık
yeşilleri kavuran ilahi düşüş
istediğin kadar uzak ol
kendinden bile yakınsın bana
ve baktıkça sana tеrtemiz bir melek düştü dünyaya
gülümsedi tanrılar, çıldırtan bir gururla
Kevser Yenisu
2022-06-24T01:47:24+03:00Yüreğinize, kaleminize sağlık ☺️ 👏
Pollyanna
2022-06-23T18:11:41+03:00son kısım hariç oldukça sevdim. sayenizde yeni kelimeler öğrendim hatta. :) kaleminize sağlık.