Selam arkadaşlar, bugün size genel konuşulan şeyler aksine, farklı bir tartışma konusu ile geldim. Sizin de bu konudaki düşüncelerinizi merak ediyorum açıkçası.


Güzel bir ilişkidesin, her şey yolunda ama erkek arkadaşınızın maddi durumu senden daha iyi. Gezdiğiniz yerler, dışarıda yediğiniz yemekler biraz farklı oluyor tabii ki. Sen gizli gizli kod okutarak menüde çayın bile fiyatına bakmaya çalışırken erkek arkadaşın garson geldiği gibi sipariş veriyor. Şimdi ne var bunda diyebilirsiniz. Hesabı zaten erkek ödeyecek sen ne gerildin ki, dediğinizi duyar gibiyim. Arkadaşlar hesabı neden erkek ödüyor? Ya da ödemek zorunda. Erkek sempatizanı ya da ağır feminist gibi görünmek istemiyorum -ki ben feminist değilim- ama bu bana oldum olası saçma geliyor. Yani Burcu Esmersoy gibi sakız ettiniz şu cüzdan muhabbetini ama insanın kendine güvenmesi gerekiyor ve bu güveni de yanındaki erkekten mi sağlayacak, şaşırtıcı.


Erkeğin hesabı ödeyince kendini daha erkek hissetmesi diye bir durum söz konusu.


Diyalog şuna mı dönüyor:


”Ben kadınıma tatlı ısmarladım, hem de künefe.”


”Oğlum o da bir şey mi, ben kadınıma bir buçuk iskender ısmarladım, hem de double ayranla.”


Vayyy, en çok seven sizsiniz ki kadınım sahiplenmesi de ne yani orası da ayrı bir konu. Tabii bu algıyı teşvik etmekte kadının da bariz hataları var.

”Erkeklik gururu diye bir şey var, o ısmarlasın.”


”Ben onunla geziyorsam tabii ki ısmarlayacak.”


Kızlarım, erkeklerin sizinle geziyor olması lütuf mu yani nasıl kafalar bunlar. ‘Aşkım benimle buluşmaya lütfeder misin? Ama bugün seninle az ilgilenip gözlerine canlı bakmayı, sohbet etmeyi hak etmediysem yarın daha çok çalışır kazanırım.”


Bu böyle bir şey mi? Vay anasını ya, kendi cinsiyetini de bu kadar üstün görmek nerenin huyu anlamıyorum.


İşte bu bahsi geçen “errrkeklik gururu” nasıl bir şey bakmak istiyorum. Kendilerini kadınlardan üstün hissetmek üzerine olan bir tamlama bu ya. Yani başka bir tanımlama yapamıyorum. Kavanoz kapağını açmak… Yav kadın sen açabiliyorsun, biliyorsun da açmayı. İki kenarlarına bıçak sok annenin yazdan kalma kışlık kabuk tutmuş o salça kavanozu bile açılır. Biliyor ama bağırıyor, ”Aşkımmm, şu kavanozu açabilir misin, ben açamadım.”


Erkekte salondaki yayıldığı o koltuktan böyle süzülerek kalkıyor, mutfağa kadar süzülerek havalı havalı giriyor, ”Ver aşkım, ben açarım. Erkeğin geldi.” İki göz süzmesi, bir tık hareketlenme. Bir efor sarf edildikten sonra tak açılıyor. Erkeğin havalarını bir gör sanarsın gemileri karadan yürüttü de Fatih’e gülücük atıyor bıyık altı. Kadın da içinden geçiriyor kendini iyi hissetti, erkekliğini hissetti falan. Ya bu kadın işte müdürünü yönetiyor, eve geliyor yemek, ev işi çocuk bakımı, eşinin kaprisi. Kanuni görse ben böyle yönetemem der kadına verir koltuğunu ama yine de erkek gönlü yapıyor kıyamam.


Bu gururun nedeni sorulunca da en popüler cevap, Eril enerji oluyor.Eril enerji de güç vardır, mücadele vardı, almak isterler, savaş isterler… Liste uzuyor söylendiğine göre ama yani ruhum ve kişiliğime bakarsanız bedenim kadın ama galiba enerjim erkek. Bu mümkün mü arkadaşlar, komedi gibi ya. Ben küçüklüğümden beri,- ya altımda bez var bez yani o kadar küçüğüm- her şeyi kendim yapmak üzerine büyümüşüm. İlkokulda sattığım defter etiketleriyle kendime scooter almıştım düşünsenize daha 8 yaşındaydım. Ben yapabilirim her şeyi demiyorum tabii ki her şeyi kendim halledemem ama kadınım diye de ne bu kıvırmalar, alımlar, çalımlar. Her şeyi biri benim yerime yapmaya başladığında kendimi vasıfsız, asalak gibi hissediyorum. O yüzden yapabildiğimi ben yapmak istiyorum. Yani diğer türlüsü bana tat vermiyor. Ben elde edeceğim, ben çabalayacağım. Uğraşmadığım, üzerinde düşünmediğim hiçbir şeyin kıymetini bilmiyorum ben. Tabii bunu itiraf edebiliyor olmak da cesaret işi de hadi neyse. Yakınlarım çok kızar bana, ‘her şeyi sen yap tamam mı’, iğnelemelerini çok duyarım ama yapım bu.


Erkekleri tatmin etme üzerine kurulu bir ilişki demiyorum kadının dişil enerjisinin yüksek olmasını ama erkeklerin de kadınların böyle davranmasından hoşlanmasını anlayamıyorum. Kızımız sanki şatoda doğmuş Prenses, her şeyi ayağına bekliyor, kendine güveni sıfır, asla geliştirmemiş kendini çünkü biliyor bir gün kocası olacak ve her şeyi ona yaptıracak. Tabii ki kendini prenses gibi hisset güzel kızım ama bu kadar da kendini uyuşturma. Sonra o adam seni aldattığında çaresizim ben diyerek susuyorsun. Erkeklik gururu için kadınlık gururunu yıkıyorsun. Erkekte bakıyor bu kadın beni bırakmayacak buna güvenerek elinden geleni ardına koymuyor, insanoğlu çiğ süt emmiş işte. Daha argo tabir ve kültür esprileri yapmak çok isterdim konuyla alakalı ama yiyeceğim linç dalgasından da çekiniyorum o yüzden sansürlüyorum kendimi. Canım yurdumun insanı hassastır kara mizah için doğru bir ülkede değilim o yüzden susturuyorum kendimi.


Bu konuda yazıyor olmamın nedeni kendi ilişkimde de çok sık bu tarz tavırlarla karşılaşmamdan kaynaklı. Çevremin, karşı tarafın çevresinin rahatsız olduğu bazı durumlar var galiba ilişkiyi onlar yaşıyor anlamış değilim. Ama kulak tıkıyorsun geçiyor da birinin bu algıyı yıkması için tane tane anlatması gerekiyor diye düşünüyorum yoksa bu bitmeyecek.


Bakın kızlarım, erkeklerin gururunu tatmin etmek için kendi gururunuzu uyutmanıza gerek yok. Karakterinizin dışında hareket etmek zorunda hissediyorsanız kendinizi o erkek-kadın bağını kurmayın.


Erkekleri cüzdan olarak görmekten vazgeçin. Kendinize sürekli masraf yapmasını izleyeceğinize mantıklı yatırımlar yapması için akıl verebilirsiniz.


Bir erkeğin sırtından hayat geçireceğinize kendinizi geliştirin ki bir gün gittiğinde ben ne yapacağım diye düşünmek yerine evet yeni hayatım şimdi başlıyor diye düşünebilirsiniz.


Yani bir erkeğe bağlı olarak bir hayat geçirmektense kendi varlığımızı kabul edip, sürekli cinsiyetçi yapıları aramızda döndürmeyi bırakmamız gerekiyor. Kendi kendimiz yaratıyor bu cinsiyetçiliği. Rahatsız olmayan hemcinslerim var tabii ama rahatsız olmalısınız arkadaşlar. Bunu yıkmamız gerekiyor. Yıkmak için de dövüşmeden, kavga etmeden tatlı tatlı tartışsak yeter. Kadın da artık prenseslik adı altında kendi beynini uyuşturmamalı, erkek de 'yatırım' olarak gördüğü kadının hakkında her sözün sahibi olduğunu düşünmemeli. Düşünüyorsa bilin ki buna sebebiyet veren sensin.


Ki bana sorarsanız bir haklı haksızı yok bu eşitsizliğin. Ne kadın haklı ne erkek haklı. Ama bilinçsizce oluşturuyoruz işte. Herkes kendi benliğine saygı duymayı öğrense sorun ortadan kalkar diye düşünüyorum. Liste çok uzun konuşsak üzerinde daha ne erkek hataları, kadın hataları buluruz. O yüzden fikirlerinizi yorumlarda bekliyorum. Keyifli okumalar...