güneşi uğurlayan kuşlarla

bembeyaz vedanın ardında kalan

gonca bir mektuba sığan son satırlardı

kızıllığının mağdur kalışı


biz seninle

başarısız bir intiharın sonunda

yorgun şafakların

enkazıyız


değişmez yüzüm

hiçbir ayet de okunamaz artık

çünkü tanrının vedası amansızdı

aynalardan

ikindi vakitlerinden kaçışım bundan

değişmez ve parçalanamaz

yarım kalan yüzüm


karanlığın kayboluşa sürüklendiği

bir yıldız gibi yalnız

yağan yağmurları da unuttu nergis

ne büyük, ne yüce bir boşluğu doldurdun

adın hep aynı kalacak senin

yüzyirmisekiz


yüreğimde yıllanmış

eksildikçe çoğalan

bir haykırış

sığdıramadım kendimden içeriye


beyazı da aldın yanına giderken

tüm çiçekler yoluna yoldaş olsun

bundan böyle

gördüğün tüm mezarlıklara

benim yüzümü as


ben şimdi bir eylül düşlemekteyim

yiten giden sonbaharlara rağmen

kanımın uğultusunu uyandırıyor

güneş ve deniz

Vedha hiç bizim olmamıştı


tasavvur edemediğim onca

boynuma bıraktığın vebalı veballeri

kanıma katarken

bana kan istiyorum

yeniden hayat bulduğun

tanımadığın yaşamın ortasında

içtiğimiz bütün şaraplar lekelendi


acının meryem'de can bulması gibi

hüznün tasvirinden

senin yüzünü yaratıp

göğsüme dol istedim


boğazımda

eskiden yuvamızken,

şimdi yangın yerine benzeyen

tırnaklarımla,

senin için yarattığım kubbe asılı kaldı