Elinde bilet,

Sokakta yürüyorsun.

Düşmek üzere olan yüzlerini tutan,

İnsanları görüyorsun.

Yüzünde masken,

Altında yüzün,

Ruhu yalın,

Yüzü maskeli,

Bir baloya gidiyorsun.

Yüzünü soydun,

Başucuna koydun,

Sen bir yalan uydurdun.

Yedek parçalarını takıp,

Bir yalanla dans ediyorsun.

Kalbini gizliyorsun,

Ama,

Bir şeyi saklaman,

Onu yok etmez,

Biliyorsun.

Kendi cesedini çıkarıp,

Başka bir ceset giyiyorsun.

Böyle var olduğunu sanıyorsun.

Ama,

Sen yalnızca birsam oluyorsun.

Birsam bir varmış,

Bir yokmuş.

Bu, kazananın olmadığı

Bir yarış,

Bir oyunmuş.

Birsamın cesedi bir köşede ağlayıp,

Vicdanını yumrukluyormuş.

Çalıntı hayatların,

Çalıntı yüzleri olurmuş.

Ve sürüden ayrılanı,

Kurtlar yermiş.

Ama bazen başımıza,

Bela almak gerekirmiş.

O bela seni,

Sonuna götürüp,

Başlangıcına getirirmiş.

Giy kusurlarını,

Ve çıkar ruhunu sıkan maskeyi.

Hava girsin, nefes alsın hiçliğin.

Soy yüzünü,

Daha derin.

Daha derin.

Çünkü sen,

Sensin.

Takas etme zambaklarla laleleri.

Boyamaya çalışma yapraklarını,

Akar.

Taktığın o maskeler,

Gözyaşlarınla kopar.

Dünya bir maskeli balo değil,

Bir dönme dolap.

Aşağıda kaldım diye ağlama,

Elbet yukarı çıkacak.

Dönüyor ve dönüyor,

Başımızı döndürüyor.

Bu dönme dolaptan keyif de alabilirsin,

Oradan aşağı da atlayabilirsin.

Ama unutma,

Seninle birlikte,

Biri daha ölüyor.

Aynadaki yansıman,

Her gün sana ağlıyor.