Bazen yeri ve zamanı gelir
Her şeye ve herkese olan inancını ve güvenini yitiriverirsin de
Yine de düşüremez bunlar seni
Yıkamaz baştan ayağa
Seremez yere boylu boyunca…
Hatta tek başına kalakalırsın da
Yine de yalnız hissetmezsin kendini
Çünkü inanırsın ki
Onun varlığı hep senin yanında, seninle daima...
Hiç kimse seninle olmadığında
Yoluna inanmadığında
Sana yoldaşlık yapmadığında
Tek başına yürüdüğünde bu yolları olanca ağırlığıyla
Yine de inanırsın içten içe
O ağırlığın büyük kısmını senin için onun taşıyor olduğuna...
Ama o ağırlığı veren de odur tabii
Bu da böyle bir paradoks işte, bence iyisi mi çok kurcalama...
Sonra biraz zaman geçiverir, bir an gelir
Onun tarafından da sanki bir süreliğine unutulduğuna
Görülmediğine, işitilmediğine
Görülsen ve işitilsen de dikkate alınmadığına
Sanki buralarda öylece başı boş, yapayalnız bırakıldığına
Dair şüphe canavarları yavaştan uyanmaya başlar içinde
Ne zaman umutsuzluğa ve güvensizliğe kapılsan
Bunu fırsat bilip üşüşüverirler zihnine
Sızarlar düşüncelerine arsızca, yüzsüzce
Ve dört bir yandan taarruz ederler yüreğine
İyice sıkıştırırlar seni, baskı uygularlar kalbine
Daraltırlar nefesini, sıkarlar içini ha bire
Bu dayanması güç ruh buhranıyla baş başa kalırsın öylece...
Evet, baş başa;
Sen ile sen...
Yalnızca sen...
Yalnız...
Ve işte bu yıkar insanı…
Düşürür
Yıkar baştan ayağa
Serer yere boylu boyunca...
Bir daha oralardan kalkmak
Yeniden ayakta dimdik var olmak
Hayatı oradan yaşamaya devam etmek bir hayli zor gelir insana...
Çünkü bu sefer en çok güvendiğin yerden kırılmışsındır
Bu sefer öyle azalmakla kurtulamayıp tamamen boşalmıştır içindeki umut rezervleri…
Tuhaf hissedersin kendini işte
Her zamankinden daha da tuhaf…
Ve bu dünyayı algılayışın da bir nebze tuhaflaşır...
İnandığın ve zaten öyle olduğunu varsaydığın şeyler hallaç pamuğu gibi savrulup durur oradan oraya...
Onunla diyalog tadında ama aslında ona karşı sergilediğin monologdan öteye gidemeyen konuşmalara başlarsın durup dururken:
''Evet,
Muhtemelen bu dünyaya bedenlenirken bana kimse gül bahçesi vadetmedi de
Kayboldum, önümü göremiyorum işte!
N’olur bana bir yön tabelası, koordinat, harita, fener gibi bir şey göndersene!
Beşerim işte
Acziyetlerim var, yapamamalarım var, zorlanmalarım var…
Eyvallah! Kabul...
Çaresizce ve cahilce güç gösterilerinde bulunmuyorum artık kendimce
Diretmiyorum herhangi bir şeyi illa tek başıma yapmak için
Tutmuyorum hiçbir şeyi, tutunmuyorum hiçbir şeye
Eyvallah! Kabul...
Ben artık çekiliyorum aradan;
Sen kal diye...
Ama hâlâ edinemedim sislerin içerisinde yürüyebilme becerisi
Hâlâ tam olarak çizemedim yolumu, oluşturamadım rotamı
Belki bana bir şeyler anlatmaya ve göstermeye çalışıyorsundur diye
Okumaya çalışıyorum hayatımı kendimce
Ama gözlerimdeki perde senin tarafından çekilmedikçe
Anlaşılan o ki kaçınılmaz biçimde tüm çabalar nafile!''
İstekleri yerine getirilmeyen küçük bir çocuğun
Kollarını birbirine kavuşturup
Suratını asıp, dudaklarını büzüp
Ağlamaklı bakışlarla omuzlarını silkerek
Ebeveynlerine karşı hissettiği küskünlük gibi
Benim de içimde beliriveriyor bazen bu tür hisler amansızca
Ve artık o denli inanmayacağıma dair zihnimden kendime telkinler vermeye çabalasam da
İnanç ile inançsızlık kutupları arasında
Bir an yönelsem de inançsızlık kutbuna ve dolanıversem de şöyle bir etrafında
Sanki içimde bir yerlerden bir şeyler tutup çekiştiriveriyor beni
Ve bir de bakıyorum ki
Yine inanç kutbunun orada duruyorum
Yine inançsızlık kutbuna karşıdan şüpheli bakışlar atıyorum
Yine sadece dilimde, sözümde kalmış oluyor tüm bu inançsızlık nidaları
Yine zihnimin ikna çabalarını boşa çıkarıyor içimdeki uslanmaz inanç parçaları...
Ah o uslanmaz inanç parçaları!
Tam ''Bitti!'', ''Öldüler!'' deyip morga kaldırıyorken
Bir süre sonra yeniden nefes alış verişlerini duyumsadığım
Adeta çinko-karbon pilden hallice bir dayanıklılığa sahip olan
Mantıksal düzlemde asla açıklanamayan
Belki de hiç kimsenin ve hiçbir şeyin göstermediği vefayı, bağlılığı, sadakati gösteren
İnsanın içine içine zamanla, sessizce, yavaştan ve derinden eklemlenen
O uslanmaz -bazen iyi ki de uslanmaz- inanç parçaları...
İnanç ile inançsızlık kutupları arasında adeta bir sarkaca dönen insanı
Eninde sonunda inanç kutbuna sabitlemeyi beceren
Ah o uslanmaz inanç parçaları!