Feodalitenin hüküm sürdüğü Çukurova'da hayata tutunmaya çalışan çoban Mısto ya da bilinen/bilinecek olan adıyla İnce Memed, 1955’te yayımlanmaya başlar. O günden bugüne bir efsane halini almıştır. Yaşar Kemal'in bu romanı, mecbur adamın romanıdır/efsanesidir. Abdi Ağalar'ın ve nice ağanın hüküm sürdüğü coğrafyada belki de nice İnce Memed vardır lakin hepsinin de bir ince Memed olmaya yürekleri yoktur. 


İnce Memed, Abdi Ağa'nın, hayvanlarına bakmakla yükümlü olan yoksul biri. Sevdiği kızın zorla alınması ve yapılan nice zulüm artık dayanılmaz bir kertededir. "İnsanlarla oynamamalı. Bir yerleri var, bir ince yerleri, işte oraya değmemeli.”

Tam da buradan yaralıdır, buradan kan kaybetmektedir Mısto. Günler içinde yapılan zulme dayanamaz, bir isyan içgüdüsü ile başkaldırır. Artık Mısto değildir, İnce Memed'tir. "Memed, sıradan bir köy çocuğuyken, zulmedenler için eşkıyaya, köylüler içinse bir kurtarıcıya dönüşür."


Halkın gözünde bir ermiş, bir kurtarıcı, bir kahraman olmuştur/olacaktır. Zira yıkılmaz denilen, bir tanrı, koruyucu konuma çıkan Abdi Ağa'nın/feodalitenin nihayetinde karşısına çıkacaktır, mücadele edecektir ve de öldürecektir. Halk/toplum sürekli olarak bir lider/yönlendiren/hâkim olacak birinin peşinde gitmek ister. Aslında içinde vardır da tek başlarına endişe içindedirler. Burada bir lidere ihtiyaç duyulur. "Özgürlük içinde yaşamaya cesaret edemediğimiz için, bu işi tapındığımız kahramanlara havale ediyoruz.” Halk kahraman icat eder ve üretir, sonra da işini bitirince onlara sahip çıkmaz, öldürür. Kahramana duyulan saygı hala zindedir/zinde olmaya devam edecektir; kahraman olduğu/ kaldığı sürece.


Gelelim İnce Memed ve halkın durumuna. İnce Memed bile isteye başkaldırmak istemedi, aslında buna mecburdu. Biri yapmalıydı bunu ki yaptığında devamı gelecekti. Kahraman kararlı ve tutarlı olmalı, biz ise çelişkili ve ters kararlar alabiliriz. Çünkü kahramandır, insanüstü güçlere sahiptir. Aslında kahramanı yaratan da biziz, ona insanüstü güçler yükleyen de. Biz kahramanı horlarken, nefesinin koktuğu ve ev hali zamanları hakkında bilgili değilizdir. Ki görmek istemeyiz. Zira görmemiz bizi şaşırtacaktır/bizim için kahramanın ölmesi demek olacaktır. Kahraman yokken bireyizdir, tek kişiyizdir. Oysa kahraman, bize kolektif bir durum bağışlar.


Abdi Ağa'nın öldürülmesinden sonra halk bir endişelenme ile korkmakta, kurtarıcı-ermiş rolündeki İnce Memed'e nefret ile bakmaktadır. Bu nefretin, hışmın arka tarafında sahipsiz, korumasız kalmak ve yerine gelecek olanın daha fazla zulmedeceğini düşünmesidir. Abdi Ağa’nın yerine kardeşi Hamza gelir, tam da halkın düşündüğü gibi, yeni gelen daha zulmetmektedir. İnce Memed burada kendini kaybetme eşiğine gelmiştir. 

“…Sular hendeğine dolar. İnsanlar doğar, ölür; gün doğar, batar. Ağaçlar büyür, çürür. Sular akar, bulut ağar. Ağayı öldürürsün, ağa gelir yerine. Bir daha öldürürsün, bir daha gelir."

Düzen budur ya, biri gider biri gelir. Öldürmek ile sistemin sonunu getir(e)meyeceğini bilir. Tam da burada şu sözler düşer ağzından: “Nerede halkına zulmeden, halkını cehalete sürükleyen, öldüren, bir Abdi Ağa varsa, orada İnce Memedler de olacaktır elbet.”


İnce Memed, Abdi Ağa'yı öldürdüğünde yerine gelecek olanın "daha kötü olma" endişesinin yanında: sahipsiz kalma (koruma), alışılan sistemin biteceği ve bir boşlukta kalacak olma korkusu. Şayet, İnce Memed, Abdi Ağa’nın yerine gelen Hamza’yla da çarpışmaya çalışacak olmasaydı, halk için artık bir kahraman değil hain olacaktı. O halde gelin kahraman ve hain nedir, açıklamaya çalışalım.


Halk literatürüne baktığımızda; kahraman kutsal ve halk için birçok şey yapmış, halkı için değerlerini ayakta tutan temel kişi, zincirin birinci halkası konumundadır. Hain ise; isminin ağza alınması dahi iyiye yorulmayacak, toplumdan dışlanmış, tarihsel hafızada en kötü konumda yer edinen kişidir.

Aslında kahramanı da yaratan bizleriz, haini de. İki durumda da toplum/halk olmayınca bir değerleri, bir isimleri yok. Kahraman ve hain, toplumun destekleri ile bir yere, statüye gelir ve konumlanır. Kahraman, kolektif durumu kullanıp emellerinde, başkaldırışında başarıya ulaşmaya çalışır. Ki ulaşırsa toplum için kutsal, değerli, yaratıcı konumuna çıkabilmektedir. Bu da kahramanın doğuşuna, popülerleşmesine neden olur. Hainde ise toplumun ona verdiği desteği, değeri kullanır; desteklenir lakin başarıya ulaşamaz. Başarıya ulaşamadığı için de artık değersiz, dışlanan, varlığı dahi sorgulanacak konuma gelmiştir/gelmektedir. Halk verdiği/yüklediği vasıfların değerlendirilemediğini/başarıya ulaşamadığını fark edince endişe içinde kalır, iktidara başkaldıranı tek başına bırakır/desteğini geri çeker, hatta o desteği hiç vermemiş gibi bir görüntü çizer.


Özetlemek gerekirse, ki gerekir, kolektif desteğe bağlı olarak yükselen kahraman, değerli konumuna çıkarken/çıkartılırken diğer tarafta kolektif destekten (geri çekilen destek) yoksun kalan bireyin dışlanması, düşük konuma sevk edilmesidir. İki durum için de farklılık, olayın gelişme ve sonuç kısımlarına bağlı olarak kişinin yeniden isimlendirilmesi, yol ayrımına uğraması.


İnce Memed Kahraman mıdır?

Çukurova’da, Küba’da, Sovyet Rusya’da ve birçok yerde başkaldırı için bir lidere, kahramana ihtiyaç vardı; Çukurova’da bu lider İnce Memed oldu. İnce Memed yıkılmaz denileni yıkmak için başkaldırmıştı; eşkıya olmuş dağlarda çarpışıyor, ağalara diz çökmüyordu ve nihayetinde nicesine örnek ve de lider olmuştu. Burada halk için bir kahraman rolüne bürünmüştür, halka öncülük etmiştir. Kolektif durumdan da beslenip destek alarak ya da bu kolektif durumu dayatarak İnce Memed'i kendileri için kutsal, paha biçilmez, ulaşılmaz bir kişi haline getirmişlerdir. Zira herkesin içinde bir İnce Memed vardır lakin hepsinin de İnce Memed olmaya yüreği yoktur. Memed artık bir kahramandır.


İlerleyen süreçte Memed'i haine götüren olaylar silsilesi ise eşkıyalığı bırakıp kendisine herkes gibi bir hayat kurması olmuştur. Bu durum halk için/halkın gözünde kutsallığının, kahramanlığının bir anda bitmesi ile sonuçlanması olmuştur. Artık kahraman ve kutsal değildi. Zira ölmeden değerleri için çarpışmaktan vazgeçmiş, halkın ona yüklediği değerleri yok saymış ve kahraman değil halkın gözünde bir haine dönmüştür. Aslında halk/ona kahramanlığı atfeden kişiler onu kahramanlaştırmıştı zira Memed bile isteye başkaldırmadı, buna mecburdu. Oysa halk yıllardır yapmak istediklerinin birisi tarafından yapıldığını görünce onun arkasında saf tutmuş oldu ama Memed'in herkes gibi bir hayat yaşamak istemesiyle biten yolculuğu, halkın göz önünde olmasına neden olmuş ve kahraman halkın değerlerini, ona verdiği olguları hiçe saydığı için hain olmuştur.


Nihayetinde; halkın İnce Memed ile işinin bitmiş olması gerekir. Feodalitenin ise halk ile işi bitmedi. Mekân değiştirmiş olsa da hâlâ görevini itinayla yerine getirmektedir. Demem o ki; İnce Memedler'i var edenler de biziz Abdi Ağalar'ı da...