Neden konuşmadan terk eder insanoğlu?

Yıllar önce hiç konuşmadan terk eden bir arkadaşım, aradı dün, sanki hiç bir şey olmamış gibi. Konuştum. Bazen kendimi oyuncak gibi hissediyorum. Gel deyince gelen git deyince giden. Bazen kendimi çok iradesiz hissediyorum. Çok zayıf.

Halbuki yalnızken hiç öyle değil. Yalnızken kabuklarımın içinde kabuklarımla birlikte daha güçlüyüm. Ne acı. Ne acı bana benzeyen diye kabuğumdan çıkıp sarıldığım bir başka kabuklu canlının kabuğunu kıramayıp geri dönmek. Sanırım beklemekten başka çare kalmıyor onun da kabuğundan kendiliğinden çıkması için.

Tıpkı 20 yıl sonra çıkıp gelen arkadaşım gibi. İyi de hangi tanrı bize o kadar uzun zaman biçecek artık. Yaşımız 40...46...36... Yaş otuz beş ve üstü! Şairin "Dante gibi ortasındayız" dediği yaşı geçmişiz.

Bu nasıl bir kabulleniş yalnızlığı? Ben anlayamıyorum. Benden daha yalnızlar da varmış, onu anlıyorum. Ama onu da belki yanlış anlıyorum. Sonuçta her şey benim algıladığım kadar.

Yine de çok üzülüyorum. Çok değer verdiğim için. Çok inandığım için. En çok da kendime benzettiğim için.

Bir söz vardı, "Herkesi kendin gibi sanma." diye. Sanırım herkesi kendim gibi sandığım için en çok ondan inciniyorum. Hâlâ.