Benim kimseye kendimi kanıtlamaya ihtiyacım yok, kendini bilen insan, kendinin farkında olan insan, kendi için mücadele eden insan ; kendi hayatının savaşını acısını kendi bilir. Haddini de kendini de bilmez insanlara gösterebileceğimiz hiçbir şey onları hiçbir zaman tatmin etmeyecektir.
İnsan kendisi ne yaptığını ne yaşadığını en iyi bilen varlıktır. İnsan kendi mücadelesinin, yaralarının, kendi ruhunun katliamının sahibidir. İnsana kendini sorgulatmak, o insandaki hiçbir şeyi kabul etmeyen, edemeyen, kendi eksikliğini manipülasyonlarla o insana yıkan insanların işidir.
Benim hiçbir zaman kendimi anlatmaya ihtiyacım yoktu, açıklamalara en başından bu yana hiçbir zaman lüzum olmadı, ne yaptığını bilen insana kendi davranışlarını, - onu bir kez dahi anlamaya çalışmadan - sorgulatmaya çalışıp, onu vurup, kendi yanlışlarını bir kere dahi oturup düşünmeyen insanların bir vasfı söz konusu olamaz.
Yine de saygı bilip, terbiye nedir bilip kendini açıklamaya çalışan, ifade eden insanı inatla duymak istemeyip, kendisine bir kere dahi iğneyi batırmayıp sadece karşısındaki insanı yeren aşağılayan insanların gerçek bir karakterinin ve sağlıklı bir düşünme biçiminin olup olmadığı da tartışmaya açık bir mevzudur.
Kendisini bilen, gerçekten onu seven insanların bildiği bir kişinin kendisini göstermek için, kanıtlamak için bir çaba sarfetmeye ihtiyacı yoktur.
Bilmeyen herkesin kendi düşünce biçimlerine göre yargılaması, yorumlar yapması olasıdır. Lakin, karşısındaki insanı bilmeden tanımadan kafasına göre yargılara varan, yorumlar yapan insanın haddi de saygısı da yoktur. Kimsenin, net olarak tanımadığı ne halde ne şartlar altında yaşadığını bilmediği bir insan ve o insanın hayatı hakkında kafasına göre yorum yapma hakkı bulunmamaktadır!
~Fehmekar