“Ben buradayım sevgili okuyucum, sen nerdesin acaba?”

Oğuz Atay

-

Oğuz Atay’ın hiçbir kitabını birbirinden ayıramıyorum. Bu daha güzeldi şu daha iyiydi diyemiyorum. Hepsini kitap okur gibi değil, Oğuz Atay’ı dinler gibi okuyorum. Satırların arasında hep onu arıyorum. Bir yerlerde benimle aynı sancılar çeken birinin olduğunu keşfettikçe daha çok arıyorum. Bir yandan korkuyu bekliyorum, bir yandan tehlikeli oyunlar oynuyorum, o oyunların içinde yaşıyorum ama hiçbir tarafından hayata tutunamıyorum. Söylediklerimin anlaşılmasını istiyorum. Ama daha söylerken bunun mümkün olmadığını görüyorum. Her şeyin anlamını birdenbire yitiriyorum. Yer birdenbire kayıyor ayaklarımın altından. Dünya birdenbire üstüme geliyor, hayatım da altına. Sonra bir kıymeti kalmıyor hiçbir şeyin. İnsanların etrafı anlamlandırma çabalarını izliyorum, beni de anlamlandırmaya çalışıyorlar; hayatlarında bir yerlere sığdırmaya çalışıyorlar. Oysa kimse oraya buraya koyduğu şeylerin ne olduğunu bilmiyor. Düzeltmeye çalıştıklarının düzelmeyeceğini bilmiyor. Sürekli kollarımı tutup hayatın belli köşelerine yapıştırmaya çalışıyorlar. Ayağımın altındaki yeri düşleyerek kollarımı kurtarmaya çalışıyorum. Oğuz Atay’ı düşleyerek onun tutunamadıklarına tutunmaya çalışıyorum. Fazla da bir şey istemiyorum; Oğuz Atay ve gibilerinin anlaşılmasını istiyorum. Yazarken, yaşarken anlaşılmak için ağlayan sayfaların duygusuzca birbiri üstüne çevrilmesini istemiyorum. Satırları atlayarak, satır aralarını görmezden gelerek yaşayalım istemiyorum. 

Şu hayata başlarken bize verilen tek vasfın insan olmak olduğunu, bu dünyada yaşamaya değer tek şeyin de bu olduğunun unutulmasını istemiyorum. Kendini insan zannedip insanlıktan bir haber olanların arasından sıyrılmak istiyorum. İnsan olmak için çabalayanların çektiği sancılar görmezden gelinmesin, buhranları silinmesin istiyorum. Bütün bu doğum sancılarımızın bir görünürlüğü olsun istiyorum.