Yorgunum. Göğüs kafesimin altından gözyaşlarıma varana dek ne kadar hücre varsa yorgun. Ağlayamadıkça boğazımda mesken tutan kalitesiz nefesler yorgun. Sigaramın, ruhuma kaçtıkça en çirkin yaraların üzerinde gezinen dumanları yorgun. Kalbimin üzerinde camdan çivili ayakkabılarıyla dans eden bütün cümleler yorgun. Kalemin kırılan noktalarından öptükçe kuruyan dudaklarım yorgun. Konuşmaktan da değil, hislerimin uçsuz bucaklarında gezdikçe inatla birbirine kenetlenmekten yorgun. En çok da, soluk ruhuma emanet edilen bedenim yorgun. Dünyanın bütün yükünü taşıdığını sanan şu omuzlarım, can yetmezliği çektikçe doldurmalara doyamadığım midem, miskin benliğimin tüm ağırlığını yıllarca taşıyan ayaklarım.Yazmadıklarıma küskün kalemlerimi tuttukça kurşun lekeli kâğıtlara boyanan ellerim yorgun. Küf kokusu aldıkça rafa kaldırmayı reddettiğim fikirler üzerinde mekik dokumaya ısrarcı zihnim yorgun.