I

Gökyüzüne bakamıyorum

kirli

yıldızlar koptu gitti

nefret ediyorsunuz benden

biliyorum

yapay ışıklar

pek farkınız yok

karanlıktan

kış gelsin çıkar ortaya foyanız

II

Bir barbuta

iki zara kayıp gidiyor

kentler elimden

Alay ediyor benimle

hain ve fırsatçı etiketler

ne zaman bir konvoy geçse

şu caddeden

beynimi kemiren siren seslerine karşı

yumruğumu sıkabiliyorum yalnızca

Neden diye sorma sakın

Çünkü bilmezsin

bu bir Nasreddin Hoca fıkrası

hani şu Timur'un fillerinden söz edilen

III

Kimlik

Pasaport

Varlık

Ben

şair miyim

bilmem

onu siz takacaksınız göğsüme

ya da men edilmeliyim yazmak eyleminden

ben

bu gökyüzü altında

kafayla devinen

deve çanları peşinde uykusuz

bir göçebeyim

güneş ülkesine gidip gelen o yol

benden sorulur

sonsuz mekik dokurum

zamanın büyüsüyle

IV

Her sabah uysal

her sabah taze

her sabah telaşlı

her sabah eli mahkûm

o kalabalıklar

"ne içindeyim onların

ne de dışında

"yekpare bir furyanın

parçalanmaz akışında"

Nereye?

Sahi soran oluyor mu size!

V

Bir barbuta

iki zara kayıp gidiyor

kentler elimden

âşkta kazanırsın üzülme diyenler

hem zamandan hem mekândan bihaber

bir kere gitti mi elden kentler

içindeki düşlerle gider

VI

Adını koydum senin

delilik çağı

bir tarafta kafasını kesiyorlar heykellerin

bir tarafta boya atırlıyor dünyanın en zarif çığlığına

sentetikleşmeliyiz

sentetikleşmelisin

sentetikleşmeliler

tekrar ediyorsunuz günde üç kez

HEPİNİZ

adını koydum senin

kahpe cinayetler çağı

Kan sızıyor başından masal şehrimin

ölüler yüzüyor medeniyet denizinde

Sahte taziyeler, timsah gözyaşları dilerim sevgilim

iyi günler yerine

adını koydum senin

Zehir çağı

kötüleşen niyetlerin

sonra o efsunlu sfenkslerin

türlü oyunlar, cilvelerin şivekâr

kesildi nefesi yüz bin fersah koşup gelen umudun

ya da şimdilik durup dinlendi biraz

biliyorum yetişecek

gözlerimin kapandığı o ana