İntibah romanında anne karakteri Fatma Hanım; otoriter olmayan, kılavuzluk yapamayan, Ali Bey’e yol göstermek istediğinde felaketlere sebep olan bir kadın olarak anlatılır. Bu özelliklerinin yanı sıra şefkatli bir anne olduğu da görülür.


Romanda yoğun olarak anne-oğul ilişkisi gözükse de baba figürü Ali Bey ve annesi üzerinde etkilidir. Adı dahi verilmeyen, romanın başında Ali Bey üzerindeki etkisi anlatıldıktan sonra vefat eden baba, roman boyunca Ali Bey’in kararları ve annesiyle ilişkisinin yönünü tayin edecek kadar aktif rol oynar. Bu yüzden anne-oğul ilişkisini incelerken baba karakterinin üzerinde de durmalıyız.


Fatma Hanım’ın kocasının terbiyesinde yetişmiş olduğu vurgulanır. Babanın vefatından doğan otorite boşluğunu dolduramamasını bu nedene bağlayabiliriz. Cahil ve gelenekselin temsili olan kadına otorite verilmez. Babanın akılcı otoritesinin yerini annenin duygusal otoritesi dolduramaz. Annenin oğluna duygusal yaklaşımlarını anne-oğul konuşmalarında görebiliriz. 


Ali Bey ilk defa eve geç geldiğinde annesine yalan söyler. Yalan söylemesi babasından aldığı ahlakına göre uygun değildir. Bu ahlakı şu cümlelerde görebiliriz: “Kendine göre hem yalan söylemek hem de ilk yalanı ile dünyada herkesten üstün tuttuğu annesini aldatmak ölümden beter bir işkenceydi.” Ancak Ali Bey yalanını düzeltemez. Annesinin eve geç gelmesine, hatta gece dışarıda kalmasına izin verdiğini görünce annesinin otorite boşluğunu fark eder. Bu farkındalık Ali Bey’in yanlış kararlar almasına sebep olur. Anne, Ali Bey’in babasının yokluğunu hissetmemesi için oğluna hoşgörülü yaklaşır. Fakat bu hoşgörü Ali Bey’i yanlış davranışlar sergilemeye yönlendirir. 


Ali Bey’in kimlik kazanma sürecinde hakim karakter babadır. Anne, kocasının yasalarını kabul edip oğlunu da babasına yönlendirdiği için baba, Ali Bey’in kimlik kazanma ve üst benliğini oluşturma sürecinde hakimdir. Zehra Kaplan, makalesinde bu konu hakkında şöyle bir fikir sunar: “Romanda Ali Bey’in hayatında anneden ziyade babanın belirleyici rolü, 19. yüzyıl Osmanlı toplumunda çocuk yetiştirme görevinin annelerin eğitimsizliği nedeniyle babaya verilmesinin bir sonucu gibi görünür.” Bu yaklaşıma dönemin ataerkil aile yapısı da eklendiğinde baba karakterinin Ali Bey üzerindeki etkisinin nedeni daha anlaşılır olur. 


Anne, babasının vefatıyla boşluğa düşüp yalnız kalan Ali Bey’i Çamlıca gezilerine gönderir. Bunu her ne kadar oğlunun iyiliğini düşünerek yapsa da bu geziler Ali Bey’i felakete sürükler. En başta söylediğim, annenin yol göstermek isterken felaketlere sebep olması, ilk olarak burada görülür. Ali Bey Çamlıca’ya giderek dış etkilere açık bir hale gelir. Arkadaşlarına Çamlıca'da ziyafet verirken Mahpeyker’i görür. Ali Bey’e birçok açıdan zarar verecek aşk bu karşılaşma sonrasında başlar. 


Ali Bey Mahpeyker'le yakınlaştıkça evden ve annesinden uzaklaşmaya başlar. Annesine ilk yalan söylediğinde, “Ölümden beter bir işkence,” diyen Ali Bey için yalan söylemek basit ve normal bir hale gelir. Mahpeyker'le Çamlıca'da başlayan görüşmeleri Mahpeyker’in evinde başta günlerce, sonrasında haftalarca kalmaya döner. Ali Bey evde kalmadığı zamanlarda annesine yalan söyler. Düştüğü aşk tuzağında babasından aldığı ahlakı kaybetmeye başlar. 


Anne, Ali Bey’in Mahpeyker ile aşk yaşadığını öğrenir. Ali Bey merkezli bir yaşam kuran anne, Mahpeyker’i dişil tehdit olarak algılar. Mesut Bey’in önerisiyle Dilaşup’u Ali Bey’e cariye olarak alır. Dilaşup, romanda anne karakteri Fatma Hanım için, onu yalnızlıktan kurtaran dost olarak anlatılır. Ancak Dilaşup, Fatma Hanım'ın hem yönetebileceği hem de istediği geleneksel özelliklere sahip bir karakterdir. Fatma Hanım’ın oğlunun iyiliği için yaptığı bu hamle de felaketle sonuçlanacaktır. Ali Bey, annesinin Mahpeyker'le yaşadığı aşkı öğrendiğini ve oğlunu Mahpeyker’den kurtarmak için Dilaşup’u aldığını öğrenince Fatma Hanım'la kavga edip evden ayrılır. Ali Bey’in, annesinin otoritesini kabul etmediğini burada görürüz.


Ali Bey Mahpeyker’in oyunlarını fark edip ondan ayrılır. Ali Bey, Mahpeyker yüzünden annesiyle kavga ettiği için vicdan azabı çeker. Güvenli alanı olan annesine sığınmak ister. Annesinin adı da ilk defa 17. bölümde, yani, Ali Bey annesinin otoritesini kabul edip ona sığınmak istediğinde geçer. Ali Bey annesinden uzaklaşarak bireyleşmeye çalışmıştır. Ancak başarısız olup yine annesine sığınmıştır. 


Fatma Hanım, oğlunun kendine sığınmasını kabul etmiştir. Fatma Hanım oğlu üzerine gelecek planları kurmuştur. Oğlunun babası gibi işinde başarılı olması, Dilaşup gibi geleneksel özelliklere sahip bir kızla evlenmesi gibi. Ali Bey devlet işine girdiğinde ve işinde başarılı olduğunda sevinir. 


Ali Bey, Fatma Hanım’ın istediğini yaparak Dilaşup'la evlenir. Evliliklerinin ilk zamanlarında Ali Bey, Dilaşup ve Fatma Hanım için her şey yolunda gider. Fakat Mahpeyker bu evlilikten memnun değildir ve intikam almak ister. Dilaşup hakkında kötü dedikodular yayar. Ali Bey bu söylentilere inanır ve Dilaşup'u evden attırır. Fatma Hanım Dilaşup'tan Ali Bey için vazgeçer. Bu vazgeçiş Fatma Hanım’ın Ali Bey merkezli yaşam kurduğunun ispatıdır. 


Ali Bey, Dilaşup'la annesi yüzünden evlendiği için başına gelen felaketlerden onu sorumlu tutar. Kumar ve içki batağına düşer. Servetini bu yolda harcar. Annesini hastalığında bile sadece bir kez görecek kadar annesinden kopar. Annesinin cenazesine gitmez. Ali Bey’in annesinden uzaklaşması ve kopuşu bireyselleşme çabasındandır. Ancak bu kopuş Ali Bey’i bireyselleştirmez, aksine sefalet içinde yok oluşa sürükler. 


Ali Bey her ne kadar annesinden kopmuş olsa bile, kitabın son bölümünde, Dilaşup annesinin adını söylediğinde Ali Bey’in annesine saygı ve sevgisinin hala devam ettiği görülür.


Samimiyet içinde başlayan anne-oğul ilişkisi Fatma Hanım’ın yanlış yönlendirmeleri ve Ali Bey’in aldığı yanlış kararlar yüzünden olumsuz bir şekilde biter.