Bugün artık daha büyüğüm, doğum günüm de değil yo, sadece kaybolmaya başladığımı hissediyorum. Kararlarımı yarınımı düşünmeden alırdım önceden. Sanki düştüğümde hep arkamdan bir el beni tutacakmışcasına cesur atardım bilinmeze kendimi. Şimdi ise baktığımda tutan birinin olmadığı çok zamanın yaraları, benliğimi ürkütmüş. Kozasını sarmaya her seferinde yeniden başlayan ipek böceği misali benimki. Gücümü erken tükettiğim için kelebeğe dönüşemedim belki de.. Kelebek olmak değildi istediğimde gerçi. Sadece koza örebildiğimi görebilmek isterdim. Sonra yine tırtıl olarak da yaşardım hani. Görseydim bir gün ışığını. Onca zaman verdiğim emeklerimin karşılığını alamasaydım da, kurda kuşa yem olmasaydım keşke. Bazen sürüye ayak uydurmak gerekiyor sanırım. Ne acele etmek ne de geride kalmak kurtarmıyormuş bir kelebeğin hayatını. Kelebek olacağıma, kozamda bir tırtıl olarak ölmeyi hayal etmiştim. Ama örebilmiş olmayı.. Oysa belki de hiçbir zaman ipek böceği bile değildim ben. Olmaya çalıştığım için tamamlayamadım kozamı. Var sandığım tüm gücümle ipek böceği olmaya çalıştıysam ya tüm ömrümce.Ya zaten bilindik en ihtişamlı tırtılsa yaratılışım. Bunu fark etmeden aynaya bakmadan başka bir şeye dönüşmeye çalışarak öldüysem. Kim bilir.. Belki de öyleydi..