Gözüm bozuk bir yelkovanın oluşturduğu ritim gibi yanıp yanıp sönen bahçe ışıklarına dalıyor, yaklaşık yarım saat öylece ışıkları izliyorum. Bir süre sonra gökyüzüne bakıp şehrin ışıklarının gölgesinde kaldığı için gözükmeyen yıldızları arıyor gözlerim. Oysa onlar belli bir düzene göre dizilmiş nizami fevkalade bir şekilde oradalar. Biz insanlar ise ulaşamadığımız için yıldızları anımsatan bir nesneyi gözümüzün önüne koyup asıl varlıklarını unutup gidiyoruz. Unutmamız yetmezmiş gibi bir de üstüne onların ışıklarını kendi sahte ışıklarımızla gölgeliyoruz. Tıpkı diğer her şeye yaptığımız gibi.