Zeynep çalıştığı belediye kurumundan çıkarılalı neredeyse 7 ay olacaktı. 7 aydır ne düzenli bir geliri ne de bir işi vardı. 2 yıl önce bir iş kazasında eşini kaybettiğinden beri çocuğuyla birlikte yaşam mücadelesi veriyordu, yalnız olduğu için oğlu üzerinde büyük bir sorumluluk duygusu hissediyor ve hayatının nereye gittiğini bilmiyordu.


Uzun süre aynı merkezde çalışan Zeynep, belediyede fatura ve vergi ödemelerini alıyordu. Kendi ailesinin de eşinin ailesinin de ekonomik durumu çok iyi değildi, bu sebeple evlenirken pek çok borca girmişler, neredeyse her şeyi taksitle almışlardı. Zeynep’in maaşının büyük bir kısmı borçlara ve bitmeyen ödemelere gidiyordu, birikim yapması oldukça zordu. 7 ay önce ani bir şekilde işten çıkarıldı, sebebi “personel fazlalığı” olarak açıklansa da Zeynep gerçek sebebin kendisi yerine kurum yöneticisinin yakından tanıdığı birinin getirilecek olması olduğunu biliyordu, çünkü kendisi de bu zamana kadar pek çok haksız ayrıcalığa tanıklık etmişti.


Kendisine işten çıkarılmadan sadece 1 hafta önce haber verilmişti, işsizliğin böyle yoğun olduğu bir ülkede 1 hafta içerisinde aynı konforda bir iş bulmak onun için imkânsızdı. Ailesinin yanına gidemezdi çünkü onlara da zaten kendisi yardım etmeye çalışıyordu. İş yerindeki birkaç parça eşyasını topladı ve eve doğru yola çıktı ancak kafası düşüncelerle doluydu. Gördüğü en yakın ATM’ye yaklaştı, hesabında sadece 1258 TL vardı ve bu parayla ne kadar idare edebileceğini bilmiyordu.


Tek yaşıyor olsa bir şekilde geçinebilirdi ancak çocuğu daha küçüktü, masrafları vardı ve ona güzel imkânlar sunmak istiyordu. Eve geldiğinde önceki gün toplayamadığı ve temizleyemediği için dağınık olan ortam içini daha da bunaltmıştı. Buzdolabında sadece kahvaltılıklar, birkaç domates, biber, salatalık, 7-8 yumurta ve yarım paket süt ve küflenmiş bir yoğurt vardı. Önceliği oğlu olduğu için ilk olarak onun karnını doyurdu, kalan malzemelerle kendi öğününü hazırladı.


Artık yeni bir iş bulana kadar tek bir kuruşu bile gereksiz yere harcayamazdı ve bu sürecin ne kadar süreceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Günler geçiyordu ve geceleri sürekli ayaktaydı, bir yandan iş ilanlarına bakıyor, bir yandan harcamaları için planlamalar yapıyordu.


İşte 7 ay bu şekilde geçmişti, Zeynep artık neredeyse iş bile aramıyordu. 28 yaşında olmasına karşın içinde hayata karşı tek bir bağ, tek bir umut bile kalmamıştı. Tek düşündüğü oğlunun temel ihtiyaçlarını karşılamaktı, kendisi bile umurunda değildi. Mutsuzluktan ve bakımsızlıktan çok kilo vermiş, çökmüştü.


İş için kuaförlere, terzilere, marketlere, kafelere ve diğer her türlü yere başvurmuştu ancak tek bir olumlu geri dönüş bile almamıştı. Hatta durum öyle vahimdi ki bazen görüşmeye gittiği yerlerde diğer işsizler ellerinde doldurulmuş formlarla sıra bekliyor oluyordu.


Giderek içinden çıkılmaz bir duruma girdiğini fark ediyordu, aklına hiçbir çıkış yolu gelmiyordu ancak daha fazla güçlü kalamazdı. Bir hafta sonu anne ve babasını kendi evine kahvaltıya çağırdı, uzun zamandır görüşmediği ailesi bu davete çok sevinmişti.


Pazar sabahı ailesi Zeynep’in oturduğu apartmana girdiğinde apartmanın merdivenlerinde çok yüksek bir televizyon sesi yankılanıyordu. Yaşlı bir apartman sakininin evinden geldiğini düşünerek Zeynep’in dairesine doğru çıkmaya başladılar ancak eve yaklaştıkça ses artıyordu, ses Zeynep’in evinden geliyordu.


Anahtar kapının üstündeydi, anne ve babası buna çok şaşırdı çünkü böyle bir apartmandan kapının üstünde anahtar bırakmak hiç güvenli değildi. Anahtarı çevirip kapıyı açtıklarında karşılarına salon çıkıyordu; torunları koltuğun üzerinde uzanıyor, başını sağa çevirmiş bir şekilde yüksek sesli televizyonu izliyordu. Televizyondaki programda bir grup güzel giyimli siyasi toplanmış, ülkenin refah seviyesinin yüksekliği hakkında konuşuyordu.


Annesi torununa yaklaştıkça yanında üzerinde uzun bir yazı olan kâğıdı fark etti. Bu sırada evde “Kızım, biz geldik!” diye seslenen baba ellerini yıkamak için lavaboya yöneldi. Babası banyoda kendisini asan Zeynep’i ve sandalyenin üzerinde sallanan morarmış ayaklarını gördüğünde annesi salonda, torununun yanında bulduğu intihar notunu okumaya yeni başlıyordu.