Koskocaman bir gökyüzü altındayız...

Her şehrin göğü aynı değildir mesela.

Gök üzerinde durduğu toprağın, insanların niyetine göre renk değiştirir.

İstanbul'a geldiğim zaman şaşkınlık içerisinde kalmıştım; bu kadar güzel bir göğün bu soğuk, cansız insanların üzerinde ne işi vardı!

Kafamı semalara kaldırdığımda içimdeki o daracık alana yığınlarca umut, ümit ve mutluluk dolardı...

Sabahın seherinde narenciyenin her tonu maviliğe öyle yakışırdı ki.

Öğlen vakti, maviliğin beyazla buluşmasına ne demeli?

Gün batımında kırmızı, turuncu, mor, mavi, kahverengi, beyaz karışımında bir gök karşılar sizi. "Gece olacak, karanlık çökecek bu renklerden mahrum kalacaksınız, bakın bu muazamlığıma!" der gibi haykırır. Ama bilmez ki gece olunca da apayrı güzelliği olur. Bu defa da beyaz bulutlarını, siyahın asilliğini, aydan yansıyan parlak bastırılmış sarıyı serer gözler önüne. Kendine bir daha da âşık ettirir bu gök.