istanbul'da öldürün beni,

ilk önce sinsin havan boğazıma

sapla ince kalemini göğsüme

kalbimde aksın mürekkebin.

kulağımda sadece senin ezgilerin,

saçımda dolandır kumunu taşını.

senin neminden başka havada,

arnavut kaldırımlarında başka taşta durmam.

yumuşak teninde hissederim acını,

çığlığın kulaklarına sessiz gelir insanının,

ama ben seni biliyorum

kedilerinin tırmıkları hatırlatır beni sana

sigaranın külü, çayının yanığı vücudumda.

senin esintin dışında başka bir şey çarparsa yüzüme,

çok bozulurum sana istanbul.

ve de gönder bana bir çocuğunu,

küssün, nefret etsin benden.

ama beni istanbul'da öldürsün.


istanbul'da öldürün beni,

dalgasının tuzu yaksın gözlerimi

yarımadaya uzansın cansız saçım

bacaklarım tutamasın beni sahillerinde

sanatınla katlet beni istanbul.

dökülsün organlarım tarabya yokuşuna

yırtın atın bedenimi marmara'nın soğuk suyuna

ama istanbul'da öldürün beni,

istanbul beni öldürmeden.