Sessizliğe büründü bir gün, bir sabah

Gün gün, ay ay titreyen kalbim

Sonsuz ve sorgusuz bir cuma vakti

Daha bir arzusuz atar oldu

Sessizliğe büründü bir gün, bir sabah

Gün gün, ay ay titreyen kalbim

 

Fırtına tipi savurdu ruhumu

Ömrümün son deminde

Yine İstanbul

Aldı annemi çok severmiş gibi

Anılar yavaş yavaş unutuldu

Yeni bir ayrılık öyküsü gibi

Savurdu ruhları fırtına tipi

 

Buz tutmuş yollarında yalancı bir morgun

Biçare çömeldim duvar dibine

Duman duman eridi elimde sigara

Buz tutmuş yollarında yalancı bir morgun

 

Ötelerle sarmaş dolaş mahzun bir tabut

İki insan avucunda göğe yükseldi

Boyasız kokusuz biraz da ürkek

İçinde uyuyan buz gibi annem

Öyle sessiz öyle mağlup öyle titrek

İki insan avucunda göğe yükseldi

 

Ölüm kadar soğuk tutan yokmuş duyguları

Ölüm kadar anımsatan acı hatıraları

Yaprakları bir bir solan ömür defterinde

Ölüm gibi soğuk tutan yokmuş duyguları

 

Şaşırdım bir cuma vakti üşüdü bedenim

Şaşırdım kimsesiz kalan gönlüme

Birtakım sorular çeldi kalbimi

Birtakım sorgular bitti sanırım

Hem üşüdüm hem anladım hem tekrarladım

Hayattan bize kalan bu metruk paye

Muvakkat bir firaktır

gitgide çoğalan

Ağladım kimsesiz kalan gönlüme