istasyon kahvesinde öldüğümü kimse bilmesin

bilmesin camlarım buğulu

ışıklarım loş

yüksek gerilim hattı düşlerim raylarında

düşerim

düşmeyi düşlerim düşerken

ki benim düşlerim

propagandası kavgamın

propagandası yağmurun

propagandası görmeyişinin

propagandası istasyon kahvesinin


söyle istasyon kahvesinin kadavrası

kör müsün yoksa buğulu mu yağmurdan camların

sirenleri görüyor musun serinliğinin ardı


tara saçlarını istasyon kahvesinin kadavrası

tara karo taşlarını ben giderken

ve elimi tut yaralı ellerinle son kez

başı-mıza ne geleceğini bilmeden son kez

ve dinle

kaçmadan dinle huzursuzluğumu istasyon kahvesinde


camlara çarpıyor buğularım

taşlarını kırarcasına

metro istasyonlarında ne kadar varsan

o kadar varsın yanımda


bir gün son kez çıkacağım yola istasyon kahvesinden

yıllarca dönmemek üzere

vazgeçmeden sabahlardan

çünkü yağmurların öldürüyor kadavralarımı istasyon kahvesinin kadavrası

göremediğim gözlerin


bir yağmur sonrasıyım istasyon kahvesinde

gökdelenler istila etmiş konteynerlerini

gettolarda ne kadar varsan

o kadar varsın yanımda


şimdi son kez tut elimi yaralı ellerinle

başı-mıza ne geleceğini bilmeden son kez

ve hoşça-kal istasyon kahvesinin kadavrası

kaçmadan veda et bana istasyon kahvesinde