İnsan en kuytu karanlık dahi ışığı bulabilir mi? Ya da göz bebekleri tamamiyle karanlığa alışmış ve en kötüsü kör olan birine ışığı nasıl anlatmalıyız? Bu sorular bağlamında birey ve canlı olarak insana nasıl, neden ve niçin yaklaşımda bulunmalıyız ki? Onu gerçeketen gerçeğe bir nebze olsun yakınlaştırabilelim. Çünkü gerçeğin ve hakikatin kucaklayıcı ışığı bireyin hem içsel hem de dışsal tözüne tedavi etkisi gösterebilir. Ancak birey istediği ölçüde olacağını göz önünde bulundurmamız gerekir. YAni birey hem kendilik hem de kolaktif şartları istediği ölçüte evriebildiği düzlemde ya da isteğinin koşullarını dizayn ettiği müddetçe olabilme olasılığını arttırcaktır. Peki birey gerçekten bunu başaracak mıdır? Çünkü şartları olgunlaştırsa dahi istediğinin uygun koşulları sağlansa birey karar vermek yetisi ilk andaki kadar kuvvetli kalacak mıdır? Buradan da hareketle bireyin sabitesi olmadığı açığa çıktığından dolayı bazen isteklerimizin varlığı onun olması sağlamak için ilk günkü kuvvetle ve bu kuvveti sabitlememiz gereçelliğini göstermektedir. Ancak birey anlık bile değişen bir yapıya sahip olduğunun istek dediğimiz şeyin varlığı cama yapılan buhu özelliği göstermektedir. Bu yüzden isteklerimizi ana kayaya kazıyıp bu minvalde irade göstermeliyiz. Peki buna hazır mıyız?