Mesih'in Dönüşü


Doğarken ismi azam okunmuş kulaklarıma, ondan bu suskunluk, bu ağır adımlar duyduğumu yitirmekten korkarım. Anımsamam, söyle desen tekrar edemem, yine de tecellisini ararım kimi zaman aynalarda. Ve küfür, isyan, inkar sonra sonra. Bildiğime göre geçen güz ta doğudan başlamış yürümeye, en doğudan. Şimdilerde nerededir düşünürüm ara sıra, buraya da düşecektir yolu, hepimizi teker teker selamlayacak ya. Ben bekleyenim, ya gelmezse diyerek sarsamam inancımı, beklerim. Tam vaktinde dedi, duydum, şu tepenin ardından ya da öteki, tam hatırlayamadım ama muhakkak birinin ardından çıkacak. Güneşe benziyormuş yüzü ama tam doğuya bakarsan. Ters mi duruyorum acaba, kıblem neresiydi, bu çöl bu sıcak, aman yarabbi, neredesin!

Neyse ki uyandım, ya uyanmasaydım... Tembihlemişlerdi geçen güz, aman demişlerdi, büyüklenme, o kibri sevmez, biraz beylik bir laf gibi geldi bu bana ama demedim. Ben de dışarıya akıtamadıkça üstünlüğümü içime sıçradı hep, e kendi kendimin kabadayısı oldum ya. Bir önceki gün olanı benden saymadım, beğendiremedim onu bugünküne. Böyle böyle kendimi tanımaz oldum.

Yerde yatanlar, üstümde zıplayanlar, çekilmiş bir köşeye zikredenler; ışık da tutulmaz ki bunlara, nasıl bileceğim yüzümü? Kalsın, kalsın göstermeyiveririm onu da, her şeyi apaçık etmeye de gerek yok demişlerdi, öyle yapalım bu seferlik.

E kahve verelim, e çöl? Yok, uyandırma şimdi, sayıklıyor sonra, ben onu tozlu bir kitaplıkta unuttum, çöl sanıyor garibim. Uyandırma, aman diyeyim. Kadimdir, kıymetlidir, hakikattir diye uçuyor, tutamıyorum, en iyisi bilmemek, onu sen görme, o şimdi çöle gitti, epey vakit gelmez, sen yerine git, haberi ulaşır döneceği vaktin, hatta ben diyeyim, bir köşeye not bırakmış giderken tam da okunmuyor da ben anladığımı söyleyivereyim sana, bir sabah doğarken -yok, o doğarken değil, güneş doğarken tabii, o da biraz andırıyor, dur şimdi, karıştırma- tam tepenin ardından gelecekmiş, ne bileyim hangi tepe, şu sanırım ya da yok, şu, bu yazı da okunmuyor ki, ben bileceğimi bildim, en iyisi sen al bunu, bir de sizin oradakilere göster, bakalım onlar ne diyecek, belki çözerler şunu, ben beklerim, doğrusunu haber etmene gerek yok, dönmeyeceğim yazıyorsa da orada aman bana deme, ben beklerim, hadi sen çık yola, daha bir güzün var.

Hey, hey! Doğudan başlayacaksın ha, adımlarında yavaş olsun, dediklerimi unutma.