insan kendini tanıtırken hep aynı kalıpları kullanır: şunu şunu severim, bunda yetenekliyim, şunda şöyleyim falan filan. bir ton şey sayabilirim şu an kendim hakkında: bazen şiir ve deneme yazarım; okumayı, gezmeyi, yeni şeyler keşfedip görmeyi, bisiklet sürmeyi film izlemeyi, tasavvuf ve türk sanat müziği dinlemeyi, arkadaşlarımla vakit geçirmeyi, özellikle de doğa kamplarını, sosyal etkinliklere katılmayı ve sosyal etkinlik düzenlemeyi severim...


ee yani? bu yazıyı okuyan ve bahsettiğim şeylerden en az birini de olsa seven mutlaka vardır. peki, benliğimiz bu kadar renkli ve ufak farklılıklardan oluşuyor olsa da hepimize giydirilmeye çalışılan bu gri tulumlar niye? bu basit kalıplara sığdırılma çabası niye? bazı şeyleri aşmamız gerekmez mi ve insanları olduğu gibi, dümdüz ve sade bir şekilde sevemez miyiz? benimseyemez miyiz? her şeyi yargılamak zorunda mıyız? sende gri tulum yok, oyun dışısın! hayır, itiraz ediyorum hakim bey, bu oyuna itiraz ediyorum! benim de bir çift sözüm var, söyleyecek gücüm olmayabilir, en azından düşünecek gücüm var, yazacak gücüm var!

her insanın, özellikle de biz gençlerin kafası bir dünya, hepsi ayrı bir âlem... o zaman niye bizi her şeyin en iyisi gibi görünen o kalıba benzetmeye çalışıyorlar? o gri tulumu giymek zorunda mıyız? bazıları; yaşam standartlarına uymak, iyi geçinmek için diyebilir. e sen kafana esip bilmediğin sokaklarda güvenle bisiklet sürmeye çıkamayacaksan neyleyim ben o yaşam standardını!..


kendime çok sinirleniyorum, kafamda bitmek bilmeyen bir kavga var ve bugün bu kavga daha da büyüdü, bir türlü kendimle barışamıyorum. bunları söyleyen ben, o saçma gri tulumu giyemediği için kızan yine ben! saçma şeylerin peşinden koşup yorulduğumu düşünürken, ayağıma bir taş takıldığında hemen pes ediyorum. kafamın içinde bitmek bilmeyen bu kavgayla nasıl başa çıkacağımı bilemediğim için de yutupta çıkan reklamlar misali, izleyiciyi oyalama taktiğini kullanıp başka şeylerle dikkatimi dağıtma çabasındayım sürekli. aynı anda çok şey düşünüyorum, deliyim desem değilim çünkü bu hayattan en çok zevk alan kişiler delilerdir, onların hakkını yemiş olurum. neyim ben? kimim ben? bir kalıba girmek zorunda mıyım cidden? böyle gelmiş böyle geçeceğiz dünyadan, garipliklerin arasında kalmış...