İyi ki doğmuşsun ve iyi ki de varsın, ama bu yanımda olmayışını affettirmiyor. Hatırla. Sağlıcakla kalıyorsan, kalbin kim için olursa olsun bir şekilde atıyorsa, ciğerlerin kabarıp sönüyor ve bir şeyler seni yaşatmaya yetiyorsa; her türlü yanlışına, yokuşuna, kaçışına tamamdım bir zamanlar. Bir zamanlar ben sensiz tamamlanamıyorken; sen bensiz bir eksiksiz, dört başı mamursan, ben yarım olmaya tamamdım.
Ama sonra ben senin için aşılmayan bir dağı aşınca, ben senin için tutup da o dağı yerlere çalınca, olmayacağı oldurunca yani; senin bana doğru bir adım atmayışını aklayamaz oldum. Eskidi diyemem de inandığım masallar; ben artık masallara inanmaz oldum. Şimdi ya yeni yalanlara inanmalar ya yeni sevdalara bulanmalar ya da cartayı çekmeler kaldı bana.
Eğer çıkıp gelemezsen bu gece, asla öğrenemeyeceksin neler değişti. Yastığının altını, hırkanın yırtığını bir güzel ara; ağrıyorsa sıcak tutacak, beni avutacak bir yalan bağla bacağına. Sal göğsünü, üzerinde soluklanmam için gelsin bu yana. Yeni bir masal anlat bana, bak ben neler anlatacağım daha. Kar yağdı, kar eridi, cemre düştü, seni özledim, seni özledim -bak ben bunu ne kolay diyen bir kız oldum.
Haydi bir şarkı söyle; anladık sesin kötü, ama senin bütün arka bahçelerini gördüm ben, haydi o şarkıyı söyle. Madem iyiden iyiye içine doğmuşsun bu dindir, kitaptır, meçhul işlerin; o zaman içinde daha çok sabır geçen bir dua öğret bana. Felak-Nas kesmiyor artık, sofra duası okuyunca alkışlanacak yaşı çoktan geçtim. Sırf boyna takıldığından muska severdim, onun da hurafe olduğunu öğrendim.
Benim bir kuşum oldu, sonra da öldü biliyor musun? Nereden bileceksin, sen gelmedin ki.