Göz kapaklarımın açılmaya mecali yokken, kalemimin yazışına inat, kağıdımın isyanına, ellerimin çaresizliğine inat yazacağım. Soğuk içimizden bir şeyleri alıp götürmeden, insanların elleri ceplerinde savaştığı soğuk kazanmadan, güneşin ve ayın varlığına inat... Sahi güneş, karanlık bahaneleri de aydınlatır mı dolunaylı gecede? İnsanlar hakikati görebilir mi gerçekten? İnananı az diye hakikate hürmet etmekten vaz mı geçeceğiz?
Beynimin karmaşıklığına, düşüncelerimin akışkanlığına, fikirlerimin katılığına, parmaklarımın yamukluğuna, çaresizliğime, dolu veremeyişime inat uyuyacağım. Boynumun ve ayaklarımın uyuşmuş olduğuna aldırmadan, kollarımın karıncalanmasına, beynimin düşler ülkesinde hakikat gemisine binip bahanelerin trenine çarpışına inat uyuyacağım. İnsanların aldatmadığı, ellerimin hakikati yazacağı, matematik bilmeyenlerin de tutunabileceği bir çağa dek uyuyacağım.