İki ülkeyi birbirinden ayıran bir çizgi.

Çatala varmış iki patikayı birbirinden ayıran bir iz.

Ve her izi çizgiden ayıran tanrının parmakları...

Yıllara yorgun düşmüş alnın satır araları.

Yahut kanına doymuş bir kesiğin kabuk yatağı.

Toprağın yüzünü büzüştüren çatlaklar

Sabrın ilk doğum günü.

Ezel çizgisinin izini süren milyarlarca yıl.

Yere düşen tohumun zorlayan duvarını.

Yağmuru buluta, seni bana denk getiren sahne.

İkinci baharından önce solan takvim yaprakları.

Annemin avuç içleri.

Gözkamaşlarım.

Ve her izi çizgiden ayıran zaman.

Ölüm dellâlları!

Elimden kaçanlarım.

Peşine düştüğüm sıra.

Beni sana denk getiren köhne.

Cepkenimin siyahı.

Tereddüte verdiğim iddet.

Yüzümü yere seren gölge.

Adımlamanla büyüyen kut!

Kaçırdığım tren, kaldığın şehir yahut!

Boğazıma çöken sis.

Mor çiçekli çıkmazlarım.

Devrilen kum saatine yenik düşen körpe kısraklar.

Seninle benim arama çekilen,

Beklediği zaman evrilmeyi ömrüme denk getiren çizgi.

Yavaş yavaş iz bırakmaya başlıyor.