Jean Valjean Öldü, Sustunuz!

Şimdi her yerde bu “sefil” kahramanı görüyorum. Vaktiyle onu hanlarına, evlerine sokmayan, ekmek uğruna küreğe mahkûm edenler şimdi Jean Valjean’ı kendilerine “erdem” elçisi yaptılar.

Eğer erdemin kapısını Cosette’nin masumluğuyla açamazlarsa -ki açamadıkları görülüyor- Valjean’ın güçlü omuzlarıyla kırmak isteyecekler.

Fakat mümkün değil bu.

Çünkü Jean Valjean sırtından vuruldu.

Gözümüzün önünde pisi pisine gitti.

Katil geldi, silahını çekti, bağırdı ve bir gümbürdeme!

Şahit yazarlar diye kepenkleri bile indirmeden kaçmıştın hatırladın mı?

Jean Valjean’ın ölümüyle birlikte, insanoğlunun erdemin utkusuna varma ihtimali de ortadan kalktı.

Jean Valjean’dan sonra insanoğlu oğulluktan çıkıp insan oldu.

Bunu hak etmişti aslında. Uğrunda savaşmış, sınanmış ve haliyle kirlenmişti. Ve insan olmak için son kahramanını feda etti.

Çünkü insan biliyordu, kahramanlık gerçekte hiçbir zaman bitmeyecekti.

Fakat öyle olmadı.

Diğer Jean Valjean’lar da sırtından bıçaklandı, uçak kazalarında can verdi, kurşunlandı, arabası bombalandı, evi yakıldı.

Jean Valjeanlar yalan çağına feda edildi.

Sustuk!