-Keşke 'Sil Baştan' gibi klişe bir isimle çevrilmeseydi...-


HERKESİN DİKKATİNİ BURAYA VERMESİNİ İSTİYORUM. Çünkü bu öyle sıradan bir inceleme olmayacak. Filme tesadüf eseri rastladım. Aylar önce -Temmuz 2019- Kafkaokur dergisinde Jim Carrey’i daha yakından tanıdım ve ne garip ki aylar sonra bugün, filmlerini sırayla izlemeye başladım. Bu izlediğim 3. film ve bana en çok dokunan yapıt bu oldu. Bilmiyorum belki de bulunduğum ruh hali sebebiyle bu denli etkilenmiş olabilirim. Bulunduğum ruh hali tam 3 ay önce ilişkimin bitmesi. Bu film gerçekleri yüzünüze tokat gibi çarpıp sizi sarsan bir yapıt. Film birbirine aşık olan iki insanı bizlere sunuyor ve bir ilişkinin hangi durumlarda zedelendiğini ve ilişkiyi nasıl öldürdüğünü anlatıyor. 'Aşkın değerini' büsbütün yüzümüze vuruyor. Eğer yalnız bir şekilde filmi izlerseniz müthiş bir sevme-sevilme isteği duymanız kaçınılmaz. Beraber izleyen çiftlerin de aşklarını kesinlikle pekiştireceğini düşünüyorum ve şiddetle tavsiye ediyorum.


Film bizlere aşkın tanımını bence şöyle sunuyor: Aşk, her zaman içinde kusursuz duyguları barındırmayandır. Kimi zaman sevdiğin insandan nefret etmek, acımasızca eleştirmek ve yargılamak, bağlandıkça kaçıp kurtulmaya çalışmak, kendine rağmen karşındakiyle varolmaya çalışmak. Filmin kırmızı çizgisi hafıza silme olayı. Önce kadın ve sonrasında erkek olmak üzere sırayla hafızalarını sildirmek istiyorlar ve olaylar bu eksen üzerine dönüyor. Eee tabi filme göre bilim sadece kafamızdakileri silebildiğimizi gösteriyor. Kalpten silemedikten sonra ne fayda!Durup durup düşündünüz mü bilmiyorum ama ben bunu çok düşünürüm. Bir insan aşık olduğu kişiye her zaman aşıktır, bu tür duygular ister istemez beslenir. Bir nevi çekim gücü mü demeliyim buna bilmiyorum.


Neyse eksenden çok uzaklaşmadan devam edelim. İzledikten sonra edinmekte olduğunuz veya edindiğiniz anıların daha çok farkında olmanızı sağlıyor. Onları her zaman olduğundan daha değerli kılıyor. Düşündüğüm gibi değilse, ya bir gün unutursam korkusu ile tozlu raflarınızı sürekli silmeye itiyor. Benim gibi acınız tazeyse geçmiş olsunlarımı şimdiden iletmek zorundayım. Ama üzülmeyin. Her insan düşüncelerinde yaşar ve var olur.Ters yüz eden bir film. Acaba ya şöyle olsaydı, o zaman nasıl olurdu dedirtip duruyor. Okuyacağınızı bilsem bu film ve aşk üzerine saatlerce yazıya devam edebilirim. Lakin çoğunuz kaydırıp geçecek veya okumadan beğenecek. Olsun belki bir insana bile olsa farkındalık kazandırırız kim bilir? Son olarak filmi izledikten sonra dönüp şu soruma cevap vermenizi istiyorum: Acaba bugüne kadar hafızamdan sildirmek isteyecek kadar kendimi kaybederek birini sevdim mi? Bu sorunun cevabı da sizlere kalsın. Keyifli izlemeler dilerim... :)

Ha unutmadan, Kafkaokur'a da beni Jim Carrey ile gerçek anlamda tanıştırdığı için minnettarım...