Eve yürürken sadece silecekleri izlediğimi hayal ediyorum. Kasisler, refüj, ışıklar umurumda değil. Kütlemin sahip olduğu hızla buluşunca yarattığı tehlike umurumda değil. Sis ve yağmur ki bu boğulma hissi ikisini ayırt edemediğim için sıkıştırıyor beni. Umurumda değil. Tanıdığım bir kaldırıma rastlamak ve göz kapaklarım. Sadece camdan akarken bir damla olarak son görevini yerine getiren desenler ve silecekler, bir namazın bitişini hatırlatıyor ve dengemi buluyorum.


Bir anne olmak istiyorsan kapıyı açman gerekecek -nokta-

Bir baba bulmak istiyorsan gerçek bir yolda, dünyayı esnetmelisin. Ne olduğunu bulunca işte burası kesin- gözlerin sondan ayrılacak.

Ne bir anahtarın var ne de bir kapı bulmaya ayıracak vaktin. Burada dengen evrenleşiyor. İnsanlardan uzaklaşıyorsun. Suçlar gibi gösterdiğin kayan yıldız kendin.


Sonunda eve geldim ve parmağımın dışıyla bulduğum şeyi sürdüm burnuna. Bir gün daha köprüyü geçtim. Yaşadım diyemem, dünyada bulundum. Bozuk bir aynaya bakmanın hakkına sahip olmayı seçtim.