Sanırım Borges ve yazdıkları hakkında söyleyebileceğim hiçbir şey yok.

Evet, sahiden hakkında söylenen en doğru şey evreni edebiyata taşıyan adam olduğu. Eminim hayatımın sonuna kadar defalarca okuduğum şiir ve hikayelerini okurken bile ilk defa okurmuş gibi heyecanlanacağım.Kurduğu o büyülü dünya gibi bu da onun büyüsü.
*

"Zâhir'e duyulan inanç İslam kökenliydi ve 18. yüzyılda başladığı anlaşılıyordu.  'Zâhir' Arapça'da «adı belli», «gözle görülür» anlamına geliyordu; bu anlamıyla Allah'ın doksan dokuz adından da biriydi ve halk (Müslüman bölgelerde yaşayanlar) bu sözcüğü «unutulmaz olma denilen o korkunç özelliğe sahip olan ve imgesi insanı sonunda delirten varlık ya da nesneleri» tanımlamak için kullanıyordu. Şiraz'daki bir okulda «bir bakanın bir daha aklından çıkaramayacağı biçimde yapılmış» bakır bir usturlap bulunduğunu yazar; «öyle ki, padişah, insanlar evreni unutmasınlar diye bunun denizin en derin noktasına atılmasını» buyurmuş.Genellikle anıları hafifleten zaman, Zâhir' e ilişkin anıları çoğaltmaktan başka işe yaramıyor. Zâhir olmayan her şey bana sanki çok uzaklardan geliyormuş gibi bölük pörçük ulaşıyor. Gecenin ıssız saatlerinde sokak sokak yürüyebiliyorum henüz. Şafak beni bir sabah Garay Parkı'n­daki bir sıranın üzerinde, Esrarnâme'de Zâhir'in Gül' ün Gölgesi ve Perde'nin Açılması olduğunu söyleyen bölümü düşünürken (düşünmeye çalışırken) bastırabilir. Bu sözleri şu bilgimle bağdaştırıyorum: Sûfîler Tanrı'da yitip gitmek için kendi adlarını ya da Tanrı'nın doksan dokuz adını, anlamsızlaşıncaya kadar tekrarlar. Bu yoldan' gitmek istiyorum. Belki de ancak tekrar tekrar aklıma getirmek yoluyla Zâhir'i tüketip bitireceğim sonunda. Belki de o paranın gerisinde Tanrı'yı bulacağım."
(Zâhir)
*

"Alef’te dünyayı, dünyada Alef’i gördüm; kendi yüzümü ve kendi barsaklarımı gördüm; sersemledim ve ağladım; çünkü gözlerim herkesin adını bildiği ve kimsenin bakamadığı o gizli ve ancak tahmin edilebilecek şeyi-tasavvur edilemez alemi görmüşlerdi.
Sonsuz hayranlık ve acıma hissi duydum."
(Alef)
*
"İskenderiye’de, günah işleyemeyecek kişilerin, bir kere günah işleyip de tövbe edenler olduğu söylenir; bir yanılgıdan kurtulmak için, diye ekleyebiliriz, önce ona düşmüş olmak gerektir."
(Averroes'in Arayışı)
*
"Herhangi bir yaşam, istediği kadar uzun ya da karmaşık olsun, tek bir an‘dan oluşur aslında kişinin kim olduğunu keşfettiği andan."

(Tadeo Isidoro Cruz’un Yaşamı)
*

"Sen müziksin, ırmaklar, gökler, saraylar, meleklersin,
Ey sınırsız, gizdeş sonsuz gül, sonunda
Tanrının benim ölü gözlerime göstereceği."

(Sonsuz Gül)

*

"Hiçbir yazgının ötekinden daha iyi olmadığını ama herkesin kendininkine uyması gerektiğini anladı.
(Tadeo Isidoro Cruz’un Yaşamı)