Jüpiter’e Doğru
Voyager’lann çıktığı yolculuklarda insan bulunsa, kaptanın seyir defterinde şunlar yazılı olacak:
1. Gün: Gezegenlere ve yıldızlara doğru Cape Canaveral'dan havalandık.
2. Gün: Aracın bilimsel gözetleme platformunda bir bozukluk var. Bozukluğu gideremezsek çekmemiz gereken fotoğraflardan çoğu ve bilimsel veriler kayba uğrayacak.
13. Gün: Geriye doğru bakarak, şimdiye dek birlikte fotoğrafları çekilmemiş yeryüzüyle Ay'ın uzayda bir arada ve birbirinden ayrı dünyalar olarak fotoğraflarını çektik. Uzayda güzel bir çift oluşturuyorlar.
170. Gün: Olağan ev ve temizlik işlerine baktık. Olaysız birkaç ay geçti.
185. Gün: Jüpiter'in resimlerin çektik. Bunlar ayar fotoğraflarıydı.
207. Gün: Radyo vericisinde bir bozukluk var. Vericiyi onarıyoruz. Düzeltemezsek, yeryüzünde bizden bir daha hiç haber alamayacaksınız.
215. Gün: Mars'ın yörüngesin; geçiyoruz. Gezegenin kendisi Güneş'in öte yanına düşüyor.
295. Gün: Asteroit Kuşağı'na giriyoruz. Genişçe ve düzensiz kaya parçaları var. Çarpışmayı önlemeye çalışacağız.
475. Gün: Asteroit Kuşağı'ndan sıyrıldık. Herhangi bir çarpışmaya kurban gitmediğimize sevinçliyiz.
570. Gün: Jüpiter gökte giderek daha belirginleşiyor. Yeryüzündeki en büyük teleskopların sağlayamadığı ayrıntıları saptayarak görüntülerini alabileceğiz.
615. Gün: Jüpiter'in değişken bulutları önümüzde fır dönerek bizi hipnotize edecek derecede şaşkınlığa uğrattı. Gezegen çok kocaman bir şey. Öteki tüm gezegenler bir araya getirilse, Jüpiter onların tümünden iki kat daha büyük bir kütleye sahip. Dağ diye bir şey yok. Ova, volkan ve akarsu yok. Toprakla hava arasında sınır diye bir çizgi de yok. Yoğun gaz okyanusuyla yüzen bulutlardan oluşuyor her yeri. Yüzeyi bulunmayan bir dünya. Jüpiter üzerinde gördüğümüz her şey göklerinde dalgalanıyor.
630. Gün: Jüpiter'in havası çok ilgimizi çekti. Bu masif dünya ekseni etrafında on saatten az bir zamanda dönüyor.
640. Gün: Bulut biçimleri birbirinden farklı ve çok güzel. Van Gogh'un Yıldızlı Gece tablosunu andırıyor. Ya da William Blake'in yapıtlarını. Fakat hiçbir sanatçı böylesi bir tablo henüz çizmemiştir, çünkü hiçbiri henüz gezegenimizden dışarı ayağını atmamıştır. Yerküre üzerindeki hiçbir sanatçı böylesine acayip ve güzel bir dünya düşleyememiştir.
647. Gün: Büyük kırmızı nokta. Büyük bir gaz sütunu yükseliyor. Yanındaki bulutların boyuna erişiyor. O kadar büyük bir sütun ki, içine 6 tane yerküre sığar. Kırmızı oluşunun nedeni, belki de çok derinde oluşmuş ya da yoğunlaşmış karmaşık molekülleri yüzeye çıkarmasındandır. Bir milyon yıllık bir büyük fırtına sistemi olabilir.
650. Gün: Muhteşem karşılaşma. Önümüzde müthiş güzellikler sergileniyor. Jüpiter'in azılı radyasyon kuşaklarını yalnızca tek bir aygıtın bozulmasıyla aşabildik. Jüpiter'in yeni keşfettiğimiz halkalarının parçacıklarıyla çarpışmadan bunları aştık. Ryasyon kuşağının göbeğinde bulunan küçük, kırmızı bir dünya olan Amalthea'yı, çok renkli lo'yu, Europa'daki çizgili işaretleri, Ganymede'nin örümcek ağını anımsatan güzel şekilleri geçtikten sonra, Callisto'nun çok halkalı havzasını aştık. Jüpiter gezegeninin bilinen aylarından en dıştakini de aşıp dışa doğru açılıyoruz.
662. Gün: Alan dedektörlerimizle küçük parça detektörlerimiz Jüpiter radyasyon kuşağından ayrıldığımızı gösteriyor. Gezegenin çekim gücü hızımızı artırdı. Sonunda Jüpiter'den sıyrıldık ve uzay okyanusuna doğru açılıyoruz.
874. Gün: Bundan sonraki uğrağımıza iki yıl sonra varacağız: Satürn sistemi.