gülüşüne astım ömrümü
gözyaşlarını sildim parmak izlerimle
yüreğimle sardım yaralarını
ve
kan akan her yere ruhumdan parçalar bastırdım.
sen
öyle güzel
öyle maral
yüreğimin kabesinde
tavaf ederken düşlerim etrafında
hale hale olmuşken mürekkebim
ismin yarlarında
söyle bana
kaç ölüm sığar
bir yalnızlığa
ne yaşamak anlar halimden
ne de ölmek
zaten
özleme değil midir hayat
söylesene bana
kaç ölüm sığar
bir yalnızlığa
saçlarının tarlalarına ekerken yıldızları
gök yüzü biraz alıngan tavırda
ayağnın bastığı yere
secde ederken yüzüm
iman etmek biraz küskün bana
söylesene bana
kaç ölüm sığar
bir yalnızlığa
nefesin;
tirtir titretirken oksijeni
rüzgar;
kokunun tahtında boyun bükerken
ellerinse
rota çizerken sevince
söylesene bana
kaç ölüm sığar
bir yalnızlığa
...