Bu siteye en son bu söz ile bir fotoğraf atmışım, düşünüyorum da o zamanlar nasıl da istiyormuşum yaşadığım şehirden defolup gitmeyi, nasıl da dert edinmişim bunu kendime, küçük çocuklar gibi sürekli isyan edip durmuşum, ne acınası.

Kaçtım yaşadığım şehirden hoş şehir de kalmadı ama olsun, o zamanki kızın istediği oldu da olmadı da çünkü mutlu değilim bu kadar dağınık, kırık olmayı beklemiyordum. O da beklemiyordur gerçi ama şimdi bakıyorum o zaman ki kız çocuğuna, ne yanlış şeyler istiyormuş hedef amaç gitmek olmamalıymış. Dışarıda hayal ettiği gibi bir dünya yokmuş, olsa bile isteklerine hizmet etmedikleri sürece pek bir anlamı yokmuş, mutluluk bu değilmiş, özlem çok ağır bir duyguymuş, insan bazen kaybolunca birinin onu bulmasını geçtim kendini bile bulamıyormuş.

Kayboldum bir miktar; hiç bilmediğim acılar, hiç bilmediğim mutluluklar, hiç bilmediğim suratlar arasında kayboldum. Hepsi çok yabancı hiç birine ait değilim kendime bile. Herkes yorgun, gözlerde buruk bir ifade ve acı...

Acı geçmiyor mesken edindi sanki buraları, ben acıdan kaçtım sanıyordum meğerse o da gelmiş. Belki kaçmasaydım bu kadar yakmazdı canımı, belki avunacak bir şey bulurdum kendime orası acının merkeziydi çünkü belki buna bağışıklık sağlardım, belki bu kadar yakmazdı canımı bu kadar çabuk çökmezdi bünyem.

Sürekli belki deyip durdum belkiler, ihtimaller öldürdü bizi ama olsun, umudum yok yalan söyleyemem lakin bir gün geçer belki bu acı.