yüreğimin fayında beklerken,

şekerlenmişsin sevgilim.

kuru bir dal sanki yüreğim,

gözlerin bin sevdadan esiyor,

en deli en kızıl yerden bir kesik,

bin sudan birine leyla;

oluk oluk hasrete selam dururken,

tutmuş bir dilekle gökten denizde,

bir balığı tam yüreğinden.

bıraksam şimdi iz kalır,

bırakmasam ebediyet yerim,

eller ki meçhul bir cinayet varisi,

ne vakit suretini görsem,

boğum boğum yüzünde sislenirim.

büsbütün yollarımın,

büsbütün yoldaşısın,

cezası kesilmiş bir müsveddeyken zaman,

yegane hükmüm sana tutsak kalmaksa benim,

can yakan benliğinin özüyle acıyan,

sevaptan bir çukurda bataksın;

cehennem ateşinin koruyla tutuşan,

sarayının en gözde yalnızlığıyken yüreğim;

bilirim,

alevin kucağına kapanan zemheri,

kasımpatının yatağında uyanacak bahar,

bin yarayla yaşatan hayat,

ilkbaharı, sonun ortasında

yollarıma seren Ankara’msın benim.

imzala su ellerimi,

kuzey güney demeden,

bir dünyaya kavuştur,

bir dünyaya mutabık çehremi.

bin baharın ilk çiçeği yüreğim 

bil ki,

bir çiçeğin ilk baharı yüreğin,

cennete bedel elmayken günahım,

Ademsin,

ilk aşkım,

sevabım günahına yeter,

yutkunursa nefsini aralayan kader,

bir kente girişimin provası oluyor dünüm.

hasadını tenine dokuyacağım,

milim milim,

yeşillenecek sana değen her uzvum,

hareli bakışlarında küllenirken düşüm,

saçlarım avuçlarında gönlünün,

uzanmışsın gözlerime,

gözler ki en derin gecem,

karanlığım.

demlerken alışkanlığı ,

demlenirken zaman ve günahım,

bir meltem esti matemimden,

hammışım;

hüzün 

gam

keder.

bir dalga vurmuş sahilinden,

büyü

aşk 

kader.