Umulmadık bir sabah uyandık
Tutamıyoruz zamanı
Bir Anadolu tanrıçası kamp kurmuş
Gelmişimizin geçmişine.
Tüm etinden korkanların
Kemiğini yad ediyoruz şimdi,
Dudaklarımız mühürlü, o son buseden beri.
Sonra Sümerli bir çocuk düşünmek geldi
Ege'nin herhangi bir bağından
Herhangi bir salkım üzümün
Azizliğini yudumlarken, aklımıza...
Ne çok ortak yekpareliğimiz varmış
Tırsak kapılmışız
Islanmış, yıkanmış, arınmış ,tutulmuşuz,
Dudaklarımız üşüyor özlemle.
Çoktan yaşamışız
Sahte cennetler, ensemizde cehennemler,
Duman altı; bütün hayallerimiz.
Bırak git şimdi
Ne arkana bak
Ne de hayalini kur
Özlediğin ne varsa
Alnı açık, ölümü belirgin...
Bil ki bu kadar yaşadık
Kısa, öz, sade,
ne kadar son varsa
o kadar uzağım sana...
amacı boş
amacı anlamsız...