Oturursun bir banka, denize karşı oracıkta kendini unutmak istersin. Hatta herkes seni unutsun, kimse sana ilişmesin. Günler haftaları, haftalar ayları, aylar seneleri kovalasın. Yeter ki kimse yalnızlığınla olan buluşmanızı bölmesin. O anlatsın, sen dinle. O dinlesin, sen anlat. İnsanı zaten kendinden başka kim vardır ki anlayan? Eleştirmeden, yargılamadan, yaşadıklarını bir kalıba sokmadan... Olduğu gibi, dümdüz kim dinleyebilir ki zaten? Yok öyle bir insan evladı. Herkes kendi hayat penceresinden bakarak ne gördüyse, ne deneyimlediyse ve hatta deneyime bile gerek yok, böyle üstten üstten ben bilirim konuşması yapmasını çok iyi bilir. Her şeyi bildikleri gibi bunu da bilirler. Bilmedikleri bir şey var mı gerçekten, çok merak ediyorum. Benim mesela bilmediğim çok şey vardır. Ama bildiğim tek şey var, haddimi çok iyi bilirim. Nerede, nasıl durmam ve konuşmam gerektiğini... Ben yerimi çoktan bildim de.

Benim meselem o yerini bilmeyenlerle.