Dünyada yüzyıllardır var olan bir soru, kadınlarla erkekler eşit haklara sahip midir? Bu soruyu sormak eski zamanlarda çok güçtü ve zordu, hatta gülünçtü. Nitekim günümüzde bunu en az seviyeye indirmeyi başarabildik. Medeniyetleşme ve eğitim-öğretim seviyesinin artmasıyla birlikte kadınlar haklarını arayabiliyor ve savunabiliyor. Ancak bu konuma gelebilmek için kadınlar birçok kötü davranışa maruz kaldı ve engeller aştı. Yine de devam eden sığ düşünce anlayışı günümüzde de mevcut; daha az gelişmiş bölgelerde veya toplumlarda kendisini üstün gören erkek zihniyeti kadınlar ile erkeklerin eşit haklara sahip olmadığını ve olamayacağını dile getiriyorlar. Ancak bu düşünce anlayışının temelinin olmadığı ortadadır.
İnsan, yaradılışı gereği kadın ve erkek olarak iki türde yaratılmıştır. İnsan, bir birey olarak evrene gelmiştir ve yaşam mücadelesi vermektedir. İki cinsiyetin de var olmasıyla toplum meydana gelir, aynı yerden geldikleri gibi gidecekleri yerler de aynıdır. Doğası gereği yaratıcı farklı fiziksel ve duygusal özellikler vermiştir. Bu özelliklerin az veya çok olması haklarımızın tamamen yitirilmesi anlamına gelmiyor. Hatta bunu eziklik veya aşağılık görmek kadar korkunç bir şey yok. Akla gelen en temel iki şeyden bahsetmek istiyorum; annelik içgüdüsü ve kol gücü. Kadınlarda doğuştan annelik içgüdüsü mevcuttur fakat bir babanın çocuğuna bakamayacağı veya onu sevip koruyamayacağı anlamına gelmez. Bir diğeri ise erkeklerin kol gücünün kadınlara göre fazla olması, bu da bir kadının kendini geliştirerek güçlü olamayacağı veya aynı işi yapamayacağı anlamına gelmez. Bizim bu tabuları yıkıp en temel haklardan biri olan eşitliği savunmamız ve uygulamamız gerekir.
Son bir asırda bile dünyada ne kadar değişikliğin meydana geldiğinin farkındayız. Özellikle kadınların eğitime katılımı arttı ve iş hayatına girmesinin yolu açıldı. Kadın mesleği ve erkek mesleği ayrımına giderek son verildi. Aynı meslek dalında erkekler ve kadınların tercihine göre dağılımları görmekteyiz. Sosyal hayatta da 'bu kadının hakkı değildir, kadın bunu yapamaz, beceremez' denilen ne varsa bir bir üstesinden gelerek başarılara imza attık. Bir örnek vermek gerekirse; dünyadaki kadın liderlerin, cumhurbaşkanlarının ve başbakanların başarıları takdire şayan nitelikte. Aynı zamanda ülkenin kalkınması için en ince detaya kadar titizlikle çalışıyorlar. Biz istediğimiz sürece her şeyi başarırız. Yeter ki haklarımız da karşı cins ile eşit olsun, haklarımız bizden alınmasın.
Dilara Çıta
2020-05-12T21:47:00+03:00Yorumunuz için teşekkürler bugün dünya çapında eşitsizlik azaltılmaya çalışıldı. Nitekim ırkçılık ve cinsiyetçilik devam ediyor. Dediğiniz gibi bugün hâla bu sorunların yaşanması bizim ayıbımız. En kısa zamanda saygının ön planda olduğu eşitliğin daim olduğu bir dünya dileğiyle.
Muhammed Dalpalta
2020-05-12T21:34:22+03:00Aslında fizyolojik farklılıkların çok büyük önem arz ettiği zamanlarda kadın-erkek eşitliği diye bir şeyin söz konusu olması saçma olurdu. Ama günümüzde fizyolojinin bir önemi kalmadı. Geliştik, insan medeniyetinin gücü ve sınırları arttı. Artık mağara adamları gibi kadına ayrı erkeğe ayrı rol biçmemize gerek yok. Mevcut düzlemde artık herkes cinsiyeti, ırkı, dünya görüşü, ekonomik durumu ne olursa olsun eşit bir seviyede. Kadın-erkek eşitliği meselesi iki yüz sene öncesinin meselesiydi. Bugün hala bu konuda mücadele etmek bizim ayıbımız. Yeterince gelişemediğimizi gösterir. Keşke kimse bu dava için uğraşmak zorunda olmasa, keşke herkes birbirine saygı duysa. Ama maalesef gelişmediğimiz gibi geriye gidiyoruz.
Dilara Çıta
2020-05-12T17:43:09+03:00Yorumlarınız ve fikirleriniz için teşekkür ederim.
Dilara Çıta
2020-05-12T17:41:35+03:00Fiziksel ve duygusal olarak bir farklılığımızın olduğunu yazımda da bahsettim. Ancak haklar bakımından eşit olmalıyız. Bir kadın da erkekle eşit eğitim hakkı almalı. Aynı zamanda bir çok alanda haklar bakımından eşit olunmalıdır ekonomi ve sosyal açıdan göz ardı edilmemelidir. Bunlar gözetildiği ve korunduğu takdirde daha anlayışlı daha huzurlu bir toplum olacağımıza eminim.
Dilara Çıta
2020-05-12T16:23:00+03:00Güzel yorumunuz ve düşünceleriniz için teşekkür ederim.
Rabia Özdemir
2020-05-12T16:04:27+03:00Ne ataerkil düzenin şakşakçılarıyız ne de anaerkil. Sosyal ve hukuksal anlamda eşit olmak için çok mücadeleler verildi, çok gırtlak parçalandı. Sadece sözde değil, fiilde de eşitlik için çaba gösterildi. Sizin dediğiniz gibi kadın bürokratlar buna en büyük örneklerdendir. Kadın ile erkeğin eşit olmadığını öne sürenler ile kadın ile erkek eşitliğini savunurken işi nazilik boyutuna getirenler arasında sıkışıp kalmışız gibi hissediyorum bazen. Yıl 2020 ve hâlâ eline mızrak versek mamut avlayacak insanımsılarla yaşıyoruz. Sürekli bir şeylerin üstünlüğünü savunuyorlar "agu bugu" diyerek. Tükensin artık nesilleri ve insan gibi, eşitçe yaşayalım. Velhasıl kelam kaleminize sağlık 👏