Fransız Yeni Dalgası'nın öncülerinden Jean-Luc Godard'ın yazdığı ve yönettiği, Fransa-İtalya ortak yapımı bir müzikal komedi filmidir.

Angela, en büyük hayali bir bebek sahibi olmak olan striptizci, güzel bir kadındır. Sevgilisi Emile ise hiç oralı değildir. Angela'yı sürekli geçiştirir. Sonunda Emile, Angela’nın ısrarları karşısında onu biraz da başından savmak için şaka yaparak en iyi arkadaşı Alfred ile bir gece geçirmesini önerir. Komik olan ise Alfred'in de Angela’ya zaten aşık olması ve bunu ona defalarca dile getirmesidir. Angela kafa karışıklığı ile bir başınadır.

Genel olarak sıcak, eğlenceli ve akıcı bir filmdi. Kesinlikle en sevdiğim yanı, bana sanki bir tiyatroya gitmişim havası vermesiydi. Çünkü sahneler, akış, oyunculuklar kesinlikle filme teatral bir hava katmıştı. Bu oldukça keyifli bir noktaydı benim için. Filmde en çok hoşuma giden sahneler ise Angela ve Emile'in tartışıp birbirlerine küstükten sonra kitaplıktan seçtikleri kitapların başlıklarını göstererek birbirlerine laf çarpmalarıydı. Kızgınlıklarını çocuksu ve eğlenceli bir üslupla yansıtmaları çok tatlı bir hava katmıştı filme. Bunun dışında, tıpkı Phoebe Waller-Bridge’in Fleabag’de yapmış olduğu gibi, karakterlerin zaman zaman dördüncü duvarı yıkıp kamera aracılığıyla doğrudan biz izleyiciye seslenmesi, bizlerle konuşup duygularını, planlarını paylaşması çok hoştu. Beyaz perdede bunu başarabilen yapımların yeri bende ayrı oluyor doğrusu. Yönetmenin ya da oyuncuların başka yapımlarını henüz izlememiş olsam da film boyunca sürekli Godard’ın ya da oyuncuların daha önceki projelerine/filmlerine göndermelerin yapıldığı sahneler de mevcut. Yönetmen, kendine has mizah anlayışıyla film içerisinde farklı havalar estirmiş zaman zaman. Bunu sonradan öğrenmiş olsam da bir bütün halinde resme bakınca zekice işlenmiş ve keyifli bir çalışma ortaya çıkıyor.

Kadın-erkek ilişkilerine eğlenceli ve biraz da çılgın bir bakış açısıyla yaklaşan yönetmen, filmini “Yeni Gerçekçi bir müzikal filmdir’’ şeklinde tanımlamaktadır. ‘’Kadın Kadındır’’ aynı zamanda Jean Luc-Godard’ın ilk renkli filmi olmasıyla da öneme sahiptir. Özellikle kırmızının film içerisinde sık sık kullanıldığını ve Angela ile ilişkilendirildiğini görmek mümkün. “Kadın Kadındır’’ 1961 yılında Berlin Uluslararası Film Festivaliʼnde “Altın Ayı’’ ödülüne aday gösterilmiş, Anna Karina bu filmdeki rolüyle ‘’En İyi Kadın Oyuncu’’ dalında ödüle layık görülürken Jean-Luc Godard ise ‘’Gümüş Ayı Olağanüstü Jüri Ödülü’’ne layık görülmüştür.