"Ben bilmem, hiç kendimi korumak zorunda kalmadım."
Her kadının, her kız çocuğunun okuduğunda aklından onlarca şey geçirmesine sebep olan cümle. Kendimizi korumamız için illa tehdit edilmemiz, istismara uğramamız veya dayak yememize gerek yok. Biz kadınlar olarak kendimizi korumak zorundayız ve çocuklarımızı, ablamızı, kız kardeşimizi, kuzenimizi, annemizi, tanıdığımız veya otobüste o an görüp tebessüm ettiğimiz başka bir insanı korumak zorundayız. Biz kadınlar olarak eğer eve o gün sağ salim ulaşabiliyorsak kendimizi şanslı hissediyoruz, bazılarımız çocuklarını yolcu ettikten sonra takip ediyor ya da bazılarımız otobüste, dolmuşta tek kaldığı için abisini, babasını aramış numarası yapıyor. Çocuklarımızı, kardeşlerimizi sokaklara oyun oynamaya bırakamıyoruz çünkü insanlık öyle bir yere vardı ki insanı kendinden şüphe eder zamana getirdiler.
Dudak uçuklatacak şeyler aslında bunlar. Her sabah yeni bir kadının ölümüyle uyanıyoruz. İnsanlar her şey gibi bunu da normalleştirmeye başladı fakat bir insanın canını almak kimin haddine? Sebep ne? Hayatımıza istediğimiz gibi devam etmemiz mi? Kime ne? Gün geçtikçe, zaman ilerledikçe; benden, senden, ondan, bizden birisi uçup gidiyor hayalleriyle. Belki şu an rahatız, belki ben de rahatım veya sen de rahatsın ama eminim hepimiz çok korkuyoruz bir gün bu bela beni, seni, bizi de bulacak diye.