Arka kapak: Karen Millwood Hargreve'in, gerçekte de yaşanmış, Vardo fırtınası ve 1620 yılındaki cadı avlarından yola çıkarak kaleme aldığı Kadınlar Adası, medeniyetin uzak ucunda, aşka, kötülüğe, takıntıya, ataerkil şiddete ve kadınların kudretine dair tüyler ürpertici, feminist bir tarihi roman. Norveç'in kuzeydoğusundaki bir ada. Denize açılmış kırk adam, bir fırtına sonucu yaşamını yitirmiş ve ada geride kalanların, yani kadınların hakimiyetine geçmiş. O sıralarda katı bir Lüteriyan olan Kral IV. Christian, kilisesini güçlendirmek için dikkatini özellikle kontrolü dışında kalan Finnmark'ta etkili olan Sami halkına yöneltmiş. O dönemde kadınlar ancak kocasının ya da babasının sözünden çıkmaması gereken, ona verilen kutsal görevleri yerine getirip çocuk doğurmaktan başka bir işe yaramayan varlıklar olarak görülürken, tamamı kadınlara kalmış bir adada kendi kendine yeten kadınların ataerkil düzeni nasıl dehşete düşüreceğini tahmin etmek zor değil. Dehşete düşen ataerkil düzen elbette cevapsız kalmıyor. Cadı avı adı altında tanımadığı topraklarda, anlamadığı bir yaşam tarzını yargılıyor ve insanları mahkum ediyor. Bu kitapta aşka, kıskançlığa, bağnazlığa, çaresizliğe ve en önemlisi kadınların kudretine ilişkin çok şey bulacaksınız. Cadı avını Kral'ın gönderdiği temsilciler yürütüyor gibi görünse de birbirlerini ölüme götürecek ya da kurtaracak güç, yine kadınların elinde...